şiir

uçan ayna - salihaydemir

Vedat Kamer tarafından Çar, 14/02/2007 - 23:42 tarihinde gönderildi

yine yağmurlar geçiyor çocukların omzundan
yine kuşlar ve kısa baharlar
boz bir grinin yaşını alarak ahşap evlerden
ve kuru topraklardan açlık gibi

yaşımda gün var    gözlerini unutan zaman
gecenin sesinde   trenler  otobüsler
ve ağır kokular   sanki yıl geçiyor gözden göze

söz cinayet gibi çekiciydi - öztürk uğraş

Vedat Kamer tarafından Çar, 14/02/2007 - 23:19 tarihinde gönderildi

kent süngü yarası almış acı akıyordu
kurum gibi ağlamalar geliyordu sur içlerinden
fotoğrafların çığlıkları caddede birikmiş
                         ve sloganları bitmişti

iki adam duvarlara kostik sürüp
afişle kapatıyordu kentin sızısını
suyu allahın elinden almışlardı
                         /su parayla satılıyordu
                         ben afişe bakıyordum

adın kuma yazılır - metin fındıkçı

Vedat Kamer tarafından Çar, 14/02/2007 - 22:53 tarihinde gönderildi

2

Çölü gecenin serinliğine, yatağında bırakıp çıkıyoruz
Hasır şapkanın altında sol yanımda begonvil
At sırtında Musa vadisinden geçiyoruz
Diğer yanım kayalara gömülmüş kadim tarihin zamanı

Kurumuş taşın su yataklarına gezdiriyorum parmaklarımı
Uzakta Um Kasr’ın uğultusu ve kedi figürü:
                                    Petra
                                                Ateş ve taşın
                                                Aşk oyunu.

orta kat - ulaş oral

Vedat Kamer tarafından Çar, 14/02/2007 - 22:41 tarihinde gönderildi

Bir dehlizin iç açıları gibi oranlıyorken sessizce içlerimi
Geç – erken biten hasatsız, hasarlı saplantılarım
çarpık kanatları gibi albatros kuşlarının
kalbim: genişleyen – daralan – hacimli – hacimsiz
«dikkat et ne olur bana…»
Tam ortasındayım tüm katların,
Binaların, caddelerin, sersefil, pis, aylak
Kokulu bir binanın orta katında…
bir adım daha atıyorum şimdi merdivenden,
«ağır ağır mı çıkmalıyım, ahmethaşimvari?»
sonra bir tane.. bir tane ve bir diğeri..

maktûl - safa fersal

Vedat Kamer tarafından Çar, 14/02/2007 - 22:33 tarihinde gönderildi

ne güzel ölüyorum… yani alenen işliyorum bu suçu

«mermerin göğüslerini» emiyorum
serkeş kelimeler damlıyor hayalime

ama rüzgâra bırakıyorum»an»ı

                     allahça bir gülümseme
şeytani hınzırlık

el de var             (peçesi yırtılmış ışığın)
hüzün de

râm…

harcı dökülüyor sezgilerin
toynak tripler atıyor lûgatıma ateşin tayları

çeviri şiir: louis macneice - ersin engin

Vedat Kamer tarafından Çar, 14/02/2007 - 22:29 tarihinde gönderildi

KAYALIKTAKİ EV

İçerde keskin kokusu gaz lambasının. Dışarıda
Göz kırpan işaret denizin ıssızlığına.
İçerde rüzgârın sesi. Dışarıda rüzgâr.
İçerde kilitli kalp ve kayıp anahtar.

Dışarıda soğuk, boşluk, siren. İçerde
Acı çeken güçlü adam fark edip kızıl kanının soğuduğunu
Gürültüsü çoğalırken kör saatin, hızla. Dışarıda
Sessiz ay, hükmettiği geveze gelgitler.

temizlikçi kadınlar için ilmühaber - cengiz kılçer

Vedat Kamer tarafından Çar, 14/02/2007 - 22:25 tarihinde gönderildi

şimdi boyuna bir cenaze vardır benim sağ omzumda
Fatma –bana cennetten bir gül– temizliğe gittiği evin camlarını silerken
düşüp karıştığından beri eksik uçuşuna turnaların
ben Tebernuş şimdi boyuna bir cenaze vardır benim sağ omzumda
kül kadar ince ve yersizim şurada ve burada

şimdi boyuna bir cenaze vardır benim sağ omzumda
baksanız uzaktan sağ omzum düşüktür

ikincil ruhla pis-duvar buluşmaları - özge dir

Vedat Kamer tarafından Çar, 14/02/2007 - 21:47 tarihinde gönderildi

on iki sandalyeli bir masayla, masanın gençliğinden konuşuyorduk.
on bir sandalye ve iki intihar büyütmüş balkon pür dikkat beni dinliyorlardı.

zamanın mücadelesi armağan etmişti bizi, birbirimize.
pireli bir devletin kanatlarının arasındaki karıncalardık.
ne söylesek ayıptı biraz söylemesi.

çıkrık sızısı - aziz kemâl hızıroğlu

Vedat Kamer tarafından Çar, 14/02/2007 - 21:40 tarihinde gönderildi

insan çıkışlı yolculuktur yalnızlık
uzaklığı pusatlanır odalar
eski koltuk ceviz masada mola
gitmelere yanaşmıyorsa öfke
kalıver gitsin

göç kırılınca turna kanadında
kırım rastlantıya yakın tutar kendini
koca kış küçücük kar tanesi
usun cehennemse yüreğe
yanıver gitsin