arzu çur

dönüşür - arzu çur

Vedat Kamer tarafından Çar, 14/02/2007 - 16:52 tarihinde gönderildi

Ucundan sevgileri bırakacak yer bulamazsan kalbin taşa dönüşür
Eve dönüşür mağara kovuğu. Kuru düşün taze kana dönüşür.

Beklemeye alışık gözlerine bir bulut yükü yolcu değdiği zaman
Gökyüzüne alışır gözlerin. Ölüm, arkası yarınlı bir ömre dönüşür.

Kurarsın çadırını akşamların kentine. Nefese döner o yeşil duman
Yaşlıdır önce, arındıkça coşar acı. Yara kapanmaz. Tene dönüşür.

çakıllı aşk - arzu çur

Vedat Kamer tarafından Çar, 14/02/2007 - 14:09 tarihinde gönderildi

Geçmişi anımsadığımda iki sözcük dolanıyor aklımda: Kaldın ve gitme.

Bir akşam vaktiydi bu sözcüklerden ikincisini dillendirdiğimde. Bahardı. Oturduğumuz parkta hoyrat çocuk ellerinden kurtulmuş üç beş sap leylak kalmıştı . Boyunları biraz bükük. Benim gibi.

Benim de yüzüm yere dönüktü, salkım söğüt gibi.

hikâyendir - arzu çur

Vedat Kamer tarafından Pt, 12/02/2007 - 19:49 tarihinde gönderildi

I

Az sonra temizleyip ellerini tarihten
At ve balık sırtında üç deniz geçecek
Aşağısı kurtarmaz, Valhalla’ya gidecek

Sergilendiği kafeste ölen son Tazmanyalı
Asla sahip olamadığı bir yurdu arayan Türk o
Diyardan diyara sürülmüş Musa’dan yadigâr ayakları

Gözleri Kafdağı’nın ardında
Kovulsa da yurdundan hiç gitmemiş Kürt o
Kolu çapraz kesilmiş İnka prensi dolaşıyor kanında

Ve bir İskoçyalı o, tahtından düşmüş
Kardeşleri kavmini kılıçtan geçirenlerle bir
Şimdi zeytin karası gözlü çocukları öldürmektedir

kesik diller antolojisi - arzu çur

Vedat Kamer tarafından Ct, 10/02/2007 - 00:08 tarihinde gönderildi

Neyime hatırlayacakmışsınız siz beni?
Neye benziyor hayat: Üç adımlık pazaryeri
Ne çok şair geçti o canım iki kapılıdan da
Hiçbiri «Ölümsüzüm dilinizce» diyemedi.

Şiire küsülür elbet ölüm varsa ucunda
Bülbülün bile sesi kesilir gülü pavyonda bulunca
Ne olacak ki hem, ölü dillerle dolu tarih denen mezarlık
Sümerce çekilen acılara kapalı değil mi kulaklarımız artık?

Bu topraklarda şairlik reklamla sakatlanmıştır, nakdidir
Dilimiz ki cenazesi gecikmiş bir çağın mumyalanmama akdidir

bahar şarkıları - arzu çur

Vedat Kamer tarafından Cu, 09/02/2007 - 23:19 tarihinde gönderildi

1. Âşık Kadının Bahar Şarkısı

Şiir yazmak için iyi bir gün
sigara nazikçe duman salıyor
ben ısınmış bir taş gibi
halimden memnun
kök salıyorum bulunduğum yere

Dışarıdan gelen çocuk sesleri
bakkalda takılan yeniyetme delikanlıların
taze gülüşlerine karışırken
sevgilim uyuyor
duruyor tepede güneş

Sıcak bir bahar bu gelen, renginden belli
belli kuşların kanadına konan ışıktan
balonlardan, uçurtmalardan
kızların kısalan eteklerinden belli
erkeklerin çapkın bakışlarından

yolda - arzu çur

Vedat Kamer tarafından Per, 08/02/2007 - 14:11 tarihinde gönderildi

Isırgan soğuk çatlayan ellerini yaladıkça, arkana bakıp, uluyarak sana doğru koşuşturan kurt sürüleri arıyorsun. Çocukluğunun hayalleri arasına sakladığı bir dağ başı yolu. İnce ve ulaşılması zor tepeler. Çorak, ağaçsız, madensi ve ıssız.

Yağıyor kar. Hep de ıssız yollarda tipiye çevirerek. Otobüsün içi hep soğuk. Ellerim hep üşüyor. Bir de ayaklarım. Bir de burnumun ucu. Ne yaparsam yapayım, ısıtamıyorum.

Bu karda, bu tipide inip yürümek mümkün olsa, kardeşimle ben el ele tutuşup yürüyüversek, daha çabuk ulaşacağız Diyarbakır’a. Hatta bir kızağımız olsa daha da eğlenceli geçecek yolculuk.

zaman

Vedat Kamer tarafından Çar, 07/02/2007 - 15:55 tarihinde gönderildi

bir gün / Sedat Demirkaya

gün batmadan atlar baharı sırtlar
üç günlük ömrünün uykularını taşır eylüle
ne yağmurlar ıslatır beni ne rüzgâr savurur
istemem sarı yaprakların geniz yakan hüznünü
zaman akar avuçlarımdan
tüketir ayrılıkların ömrünü

yağmur

Vedat Kamer tarafından Sa, 06/02/2007 - 10:14 tarihinde gönderildi

Arzu Çur:
Taze ekmek. İnceden mayalanma izlenimi. Kabarık minderler, temiz örtüler. Pufla yatak: Yünlü. Bol kabartılmış. Yazdan kabartılmış o. Yağmura kalmadan. Güneş içini ısıtmış. Elinde yaya benzeyen zanaatkârlık asası. Ustaya evde yapılmış limonata sunulmuş. Yanında bisküvi. Hafif bayat, yumuşamış, daha lezzetli. Ağzına dantel örtü geçirilmiş reçel kavanozunda saklanmış. Fabrika yapımı tadına ev kokusu sindirilmiş. Böylece. O bisküvilerin attarın boğazına gitmemiş kardeşleri, daha sonra üç kez daha yumuşar. Bir. Çaydanlığın tiz fısıltısıyla. İki. Yağmur tıpırdayışıyla. Üç. Çaya banılarak: üç kere yumuşama. Geçiş hali.

Yağmur. Dolu, kar, su buharı değil. Suyun su hali. Düz hali. Kendi halinde.

Bedenlerin başları pencereye taşıması içgüdü. Yağmurda. İki iş yaparım. Ondan kaçarım. Ona bakarım.