«Çağlar öncesinden kalma, yaşam yeryüzünde filizlenmeye başladığından beri tüm doğumlara, ölümlere, iyiliklere, zulümlere tanık olmuş, her taşında bilgelik yüklü bir köprü dikiliyor tam karşımda. Ve altından bir nehir akıyor bedenime doğru; zamanın başlangıcından beri, tüm pislikleri temizlemek için, sonsuz bir sabırla akan, en saf suya sahip, büyülü bir nehir… Nehrin üstünde hayaller dünyasını bile çoktan terk etmiş, o güleçyüzlü, ilk balıkçının kayığı yumuşak devinimlerle sağa-sola yatıyor. Ve kayığın içinde, her canlıya yaşama şevkini aşılayan, uçlardan uzak o huzurlu ezgiyi ilk günkü heyecanla çalıp duran, yarı tanrı yarı insan bir kemancı oturuyor; üzerine köprünün gölgesi düşmüş… Nehrin iki tarafında, her türlü yaşantıya gebe çayırlar sonsuza doğru uzanıyor… Ve hepsinin üstünü örten sis perdesi… kimi zaman her şeyin sadece birer karaltı olarak görünmesini sağlayacak kadar yoğun, kimi zamansa renklerin geçmesine izin verecek kadar ince bir gizem kaynağı…»