anlatı

kuzey yıldızı - özgür macit

Vedat Kamer tarafından Pt, 12/02/2007 - 00:20 tarihinde gönderildi

1.

– burası iyi.
böyle dedi dalgalı - kumral saçlı kız. oysa iyi olmadığını o da pek iyi biliyordu. çünkü bir kere yol kenarıydı burası, sonra inşaat vardı hemen arkalarında: tak - tuk - tak - tuk.
– pekâlâ.
çaresiz kabul etti esmer oğlan. kız kumraldı bir kere. ve o binlerce insanın aynı anda umudu haykırdığını görmüştü. üstelik demirin tadını da bilirdi.
oturdular.
– bu birlikte bir şey yapmaktır işte.
bunu da bu hikâyeyi yazan söyledi.
– sana bir gösteri yapayım mı?

pusula - vedat kamer

Vedat Kamer tarafından Ct, 10/02/2007 - 00:04 tarihinde gönderildi

«Kişinin birşeyi var değildir: çünkü kişi var değildir. Kişi sürekli kazanır ya da yitirir.»— Nietzsche

1. sürüngen

«sonsuzluk an(ı)lar toplamıdır.»

otobüslerin camlarından artakaldı yalnızlık uykularımdaki sırçalar. öpme, kanar dudakların. aşk, zamandan önce gelir, ve sürekli denk gelir gidişlerine. mavi’den çaldıklarımızı pay ediyorum şehrimde — denize fazlaydı, gökyüzüne fazlaydı, bize fazlaydı…

martısız vapurlarda yolculuk ediyoruz şimdi, senden bahar eksilmiş. sarhoşluğumdan kalma sözlerimi örterken gece, galata köprüsü’nde gözlerin açılıyor. hiç birlikte uzattık mı ayaklarımızı denize?

kuzey yıldızı - ezgi çelik & vedat kamer

Vedat Kamer tarafından Cu, 09/02/2007 - 23:34 tarihinde gönderildi

«Oysa, şimdi, güneş geçmiyor yaprakların içinden.» – Bilge Karasu

sen varsın, ben varım, sonra hepsi. hasta, yaşlı bir gezegen. tüketilmiş bir yaşam. çoktan seçmeli hayatlarımız. bir düş görmüştüm, unuttum. böyle değildik. plastik yollarda koşuyorduk. çatlaklar, çok fazla. yetmiyor, yine de ne kadar sızarsan sız gerçeğe. yanarak ölmek istiyorum. ruhumu ısıtmak istiyorum. bir düş görmüştüm, unuttum. bekliyorum, herkes gidiyor. insanlar her yerde. her yere koşuşturan insanlar, her şeyle, hiçbir şeysiz. gülüyoruz hepimiz. çürükçüller kol geziyor ortalıkta, bakteri çeteleri kapımızı bekliyor. neyse ki parfüm kokuyor herkes. çürüdüğünü unutmaya çalışıyor. bir acı nereye kadar öldürür. bir kayboluş ne kadar sürer. dönüşsüz göç ediyor isteklerimiz. iki kâbus arası uyku, ne yapsak boş, nereye gitsek dolu. bu değildi söylediğim. biz hep başka bir şey sandık.

mavi - gökçe polatoğlu

Vedat Kamer tarafından Cu, 09/02/2007 - 23:23 tarihinde gönderildi

benimle kal. boylu boyunca uzanalım günebakanlar içinde. bakalım. gökyüzünün mavi adı. doğru şarkıları dinlediğimiz sürece hiç sorunumuz olmayacak biliyorum.

gitmemiz gereken yollar mı var? duymuyorum. konuşmayacağım da bundan sonra. kelimeler, kelimeler. hepsi sağa sola dağılmış. toplamayacağım. burada böylece oturmam lazım. söyleyecek hiçbir şeyim yok! bir yerden sonra yaşam bitiyor. bugün tesadüfen bittiği yeri buldum. görmemeye çalışıyorum. sadece güneşe dönüyorum. görmemem gereken bir memlekette gözümü alan ışığa doğru. hayata bazen yeniden inanıyorum. ezberlediğim romantik şarkıları hatırlıyorum. yavaşça mırıldanabilirim sana.

ikincil ruhla pisuar buluşmaları - II - özge dirik

Vedat Kamer tarafından Cu, 09/02/2007 - 01:30 tarihinde gönderildi

Hayatıma sevimli bir parantez edasında girip, bordrolarıma tüneyen kadınları da sevdim. İşte aşk bu; havada attığınız parendeler kadar suya nasıl girdiğiniz de önemli.

Aldatmak ve ihanet etmek fiillerinin ayrımında yaşadım, sonunda anladım; aldatmak birinci tekil hali bu boşaltan muslukların kazandığı havuzda. Siz sırtınızı dönünce aldatmanın üçüncü tekil haliyle anılıyorsunuz, ihanetle.

Müzikle aramda hiç bir samimiyet olmadı, ki üzerlerine en güzel şiir kreasyonlarını geçirip podyuma çıkan notalarla farkı yoktu mankenlerin.

pusula - vedat kamer & zafer yalçınpınar

Vedat Kamer tarafından Cu, 09/02/2007 - 01:22 tarihinde gönderildi

İki dizelik bir hayat… Sözcüklerin halesini yitirmiş şair vapurda yalnız yolculuk yapmayı seviyor. İnkılap vapurunu Karaköy İskelesi’ne yanaşmış görünce, kardeşine rastlamış gibi seviniyor. Akbilini cebinden çıkarıp, hızla turnikeden geçiyor. Vapurun ikinci katına çıkıp kıç tarafının sonundaki üçlü koltuğun ortasına oturuyor; ilk dizesini sağ koltuğa, son dizesini sol koltuğa oturtuyor, ayaklarını da demire uzatıyor. Kadıköy’ün sarhoş bulutlarının neden 23 mart gününün orta saatlerinde kar bıraktığını merak ediyor belki…

kuzey yıldızı - özgür macit

Vedat Kamer tarafından Cu, 09/02/2007 - 01:09 tarihinde gönderildi

sırlamızı anlattığımız zamanlar vardı —yalanlarımızı paylaştığımız sırlarımızı. birbirimize bahsettiğimiz sahte hikâyelerimiz bir de, sevdalarımıza, umutlarımıza, hayallerimize dair. yağan yağmurların mutluluğu yansırdı suratımızda o zamanlar, gülümserdik hep birlikte: bakırdan suratlarımızın ortasında sigara sarısı dişlerimiz çıkardı. gece olurdu sonra, güneşin batışına ağlardık, mutluluk makyajı akıp, maskesi düşmesin diye silerdik karşımızdakinin gözyaşlarını. yıldız kokardı nefeslerimiz.

mektup - sinem şık

Vedat Kamer tarafından Cu, 09/02/2007 - 01:02 tarihinde gönderildi

Doğanın hareketli döllerinin kar gibi yağdığı günlerdi… Sonrasının koca boşluklar olduğunu bildiğim, söylemeyi istediğim birçok şeyden vazgeçiyordum. Keşfedilen her yeni şey hızla eskiyordu, oysa ben bıkmak istemiyordum. «Hep bir sonraki sayfayı merak etmeli, dikkati hep uyanık tutmalı» diyordum kendi kendime. Gördüğü her şeyi, önemli-önemsiz ayırt etmeden koklayan bir kedinin burnu ya da etrafında dönen dolanan her şeyi yutmaya hazır kuru bir sünger gibi.

ikincil ruhla pisuar buluşmaları - I - özge dirik

Vedat Kamer tarafından Per, 08/02/2007 - 13:29 tarihinde gönderildi

Tanrı ile en çok annem öldüğünde tanışmak istedim, ama o yine keşmekeş kuralları ile oynaşıyordu.

İki asansörün de çağır tuşuna birlikte bastım hep, bu anlamda aldattım kadınları. Ama ben en son gelen asansöre biniyor, yolumu ezberimle değil hayallerimle buluyordum. Aldatılacağını düşünen kadınları aldattım en çok, onlarla kalarak.

Şansımı hiç görmedim. Truva atının kıymıkları vücuduma battı da tetanostan öldüm sanki. Ya da koskoca Truva zaferinden sonra vezir olmuş bir piyon olarak dönerken sarayına, karısının sersem sevgilisi tarafından sapan ile öldürülen bir fetihçi talihsizliği yaşadı hayatım.