dondurma meleği - çağla cömert

Vedat Kamer tarafından Cu, 02/02/2007 - 23:27 tarihinde gönderildi

Garaj kapısı açık… Tam düşündüğüm gibi… Cebinde beş kuruşun kalmadı, diğerleri gibi para sayarak giremezsin içeriye… Farkına varmadığın tüm açık kapılar, boğazında düğümlü kalan çıkmaz sokaklar adına sesleniyorum sana: Bu fırsatı kaçırma. Şu sokağı geçivermen yeterli. Hadi zorla küçük bacaklarını, annenden aldığın o biçimli bacaklarını, sigaranın kararttığı akciğerlerini çalıştır, koş, öncesini sonrasını düşünme, koş. Aman arabalara dikkat et, koş, koş… Oldu işte içerdesin. Başardın. Çalan şarkı senin için.

umut, kadın ve kristal gül - ilker balkan

Vedat Kamer tarafından Cu, 02/02/2007 - 23:19 tarihinde gönderildi

Yalınayak salınıp sardunyalar diyarında
Kalbimin gelinine yüz aradım;
Daraldığım da oldu gelincikler arasında
Ve kanadığım da güllerle.
Her duayı kanadında taşıyan melek,
Şimdi yine aziz ve gelin,
Kan taşından çanak içinde yitik,
Kendi suretinden bir dünya yaratmış belki
Ama
Daima kazanan aşktı ve kadın;
Yarısında gömülüp kaldığı çöplükte
Bir bataklık tadını almaya çalışırken
Düştü elinden
Hayatının kendisine adadığı tek anının
Takviminden kayıp gittiği gibi
Kristal gül
Ve
Havalandı geceliğinin eteği kadının

...ve aşk öldü - özgür macit

Vedat Kamer tarafından Cu, 02/02/2007 - 23:17 tarihinde gönderildi

balkan/kasım:

toros gibi dağlıktır
kalbe giden yol
sarptır:

balkanda yaşamak gibidir
seni sevmek

karakış:

benim dağlarımda
ne tipiler vardır
bilirsin

işte
suratıma çarpan her kar tanesi
senin sevgini hissettirir

terör:

isyansa eğer
dudaklarına dokunmak dağlarımın
asiyim

mart ayında saldırı:

ve gelir
el değmemiş mitralyözlerle
sınırlarını tararım

haziran ve hasat:

yaz geldi sonunda:
ürünü kaldırmadım tarlalardan

papatya - özge dirik

Vedat Kamer tarafından Çar, 31/01/2007 - 10:00 tarihinde gönderildi

Zamansızlığımdandır güzelliğim.
Yol kenarını mesken tutan papatyalar,
kurtaramazlar canlarını,
dikkatli çocukların tutkularından.

Bütün yapraklarım “sevmiyor” diye,
ucuz bir hediye olamam gerçi,
ama bilinir ki;
ne zaman bir çiçek dalında kurusa,
bir sevgili daha çok üzülür.

Yüzünü görünce onun,
ne de çok isterdim incinmesin.
Benden önce sen ispiyonlasaydın keşke
başka bir adama harcadığın sevgini.

Kırmızıyı esirgemeyen çay bardaklarının
ince bellerine dayanamadan,
beni de aldatıyordur belki,

çıkmaz sokak - fatih özcan

Vedat Kamer tarafından Çar, 31/01/2007 - 09:55 tarihinde gönderildi

galibi yok bu savaşın
yorgun kader
eski bir aldanışın kanattığı ellerim

yalın bir sükûnetle
çekilmeliyiz
ateşkes!

yağmurla
yağmalanmış toprak kadar
sancılı akmalıyız bulanık sulara

eskici sepetinde gözyaşı
ikindide ağır düşünce
olmalıyız

yürümeye devam et ve sevişmeye
zaptı zor isyan
rüzgârda üşümüş zarafet
hiç konuşulmamış sözlerinle

utangaç kırmızı
rengi kor yürek

arayış - çağrı tozluoğlu

Vedat Kamer tarafından Çar, 31/01/2007 - 09:29 tarihinde gönderildi

Sabah mahmurluğundaki vücudu döşemenin çıplak soğukluğuyla ürperdi. Bilincinin yerini, çok derinlerinden ilkel bir benliğin aldığı bir geceden önce, ayakları döşemeleri yakıyordu. Ateşe yürüyordu ayakları bir gece önce. Günün karaltısının kim bilir kaçıncı saatiydi o sıralarda. Hiç de önemi yoktu geçen zamanın başucunda duran saat için ve saatin ritmiyle yarışan bedeni için. Birinde saatçinin bakır yağdanlığından çıkmış makineyağı devinir, diğerinde ılık ılık can.

ikilem - osman serhat erkekli

Vedat Kamer tarafından Çar, 31/01/2007 - 00:03 tarihinde gönderildi

Etimin kurtuluşunu ruhumun
çaresiz zehirlenişine borçluyum
                          - André Gide

Bir sonsuzluk balkonda
Eski aşkları mı anlatır

Aşk ki konsül bir at gibi
Hep önde gider; biz onun kuyruğuyuz da

Bir güvercin bir serçeyi nasıl kovarsa
Öyle dövüyor bakışların beni

şaka gibi yaşamak - baran esmer

Vedat Kamer tarafından Sa, 30/01/2007 - 23:48 tarihinde gönderildi

sabah şakaya gelmezdi o vakitler
gecenin yangın yerinde
elzem günahların hesabını vermek
tanrının yokluğunu
vicdana terk etmek olmazdı

aradığım sayfalarda dirilip
nesnelerin kılçıklarını sıyırıp
ısırana kadar etimi
tanrı şakaya gelmezdi
şafağın bağışlayıcısı

umut öylece ciddiydi
kaşlarını çattı, korktum
çağırdım birilerini umutsuzca
dua ettim birilerine
şafak arandım kayboldum
şarap şakaya gelmezdi
kanımın elçisi

gülmeye gelmezdi hayat
ortalıkta bıraktığımız çöpleri
gri çocuklara toplatmak

[isimsiz] - nuray çınar

Vedat Kamer tarafından Sa, 30/01/2007 - 23:44 tarihinde gönderildi

kapsülünden fırladı gece
sarnıçlar dedikodusunda günün
seyir defteri son sayfaya kampana çalıyor
bir adam zerdüşt’ü selamlıyor
kentin
başka bir köşesinde
kendi renginde gecenin bedeni kadın
biraz tanıdık
sarhoşun biri çay ısmarlıyor
demlenmiş alkolüne arkadaş
acı fren sesinde sabitleşiyor
moruna çatlıyor çekirdek
cenin düştü
kent ağırlaştı
son fotoğraf gülümsüyor!