sayı: dört

kuzey yıldızı - özgür macit

Vedat Kamer tarafından Pt, 05/02/2007 - 21:22 tarihinde gönderildi

1. Emek - lemek:
Doğumum güneşin Ağrı Dağı’ndan doğumu kadar sancılı oldu. Ebemin kanlı ellerinde –dağların berekete gebe bacak araları olan vadilerden kan kırmızısı bir sabaha yükselen güneş gibi– ağladım. Ahbın ayıydı nitekim hâlâ burnumda hissederim o zamandan kalma taze tezek kokusunu.
Göbeğim bozulan kanla düştü. Anneme âşık oldum henüz beşikteyken. Tüm aşklarım gibi bu da kısa sürdü.

aşkın adı - mustafa erçin

Vedat Kamer tarafından Pt, 05/02/2007 - 21:09 tarihinde gönderildi

Gözlerinizin etrafında tanrı çizgisi siyah çerçeve
Bakışlarınız geçtiğiniz yerlerde kahverengi mozaik
Söyleyemediklerimin ağırlığıyla dönerken eve
Issız yollarda hep siz… siz gelirsiniz aklıma, ilk…

İlk siz gelirsiniz aklıma, sonra yine siz, siz yine
Ay koynuma girer sessizce, geceler günah çukuru
Hayali gözlerinizde dalarken, tek kişilik ayine
Kalbimdir, göğsümün ortasındaki buzul yumru…

İçi dolar birden çerçevenin, yalnız resim “biz”lenir
Gözlerimiz dost nicedir, kirpiklerimiz kuru kalabalık

bizi bağla - ulaş nikbay

Vedat Kamer tarafından Pt, 05/02/2007 - 21:05 tarihinde gönderildi

beni bağla
ağustos ortasında
yuvasız karınca olmadığıma

ölecekmişim gibi bakma
yazarken aldırmıyorum hala
elimden sızan kana

seni bağla
betonarme bir aşkın
tuzlu sıvası olmadığına

bizi bağla
tüm bağlaçlarla

basarak gerçeğin yakıcı notasına
içini ferah tut dışını da

lavoro - gökçe polatoğlu

Vedat Kamer tarafından Pt, 05/02/2007 - 21:02 tarihinde gönderildi

meleklerin geldiğini görebiliyorum. bütün gün pipetle nefes alıyorum yerin yedi kat altında. okyanusun dibindeyim. sadece geceleri çıkmama izin veriliyor. çıkıp sokaklarda dolaşıyorum. mutlu sokak çocuklarıyla konuşuyorum. mutsuz insanları sevmiyorum. sonra hep onu düşünüyorum. yanaklarımın üzerinde ellerini. mutluluk böyle bir şey mi diye soruyorum kendime gündüzleri. pipet ağzımdan düşüyor. nefes alamıyorum bir süre. yoğunlaşmalıyım. nasıl olsa gece yine çıkacağım sokaklara.

bulutlarımız kardeştir - arzu çur

Vedat Kamer tarafından Pt, 05/02/2007 - 20:50 tarihinde gönderildi

Başka türlü yaşanıyor belli ki senin İstanbul’unda.
Galata Kulesi kalemdir göğüs cebinde taşıdığın,
Marmara güzelliğini yansıtan ufarak bi ayna.

Akşamları koynuna giriyorsun büyük ihtimal,
Beyoğlu insanlarıyla yıkanmış şehir ışıklarının.
Öz çocuğusun bu şehrin, bu sersemletici sokakların.

Oysa tıklım tıkış otobüslerde geçiyor hayat benim İstanbul’umda,
İşe gidiyor ve eve dönüyorum, burnumda egzoz kokusu.
Koltukları yırtan çakı değil aslında, yarım yaşamışlık korkusu.

istanbul gelinlik giymişti - gülfidan kement

Vedat Kamer tarafından Pt, 05/02/2007 - 20:38 tarihinde gönderildi

Tepeler bembeyaz gelinlik giymişti. Kar İstanbul’u alabildiğince sarıp sarmalamış, tüm yolları kapatmıştı. Gökyüzü gri ve siyaha hapsolmuştu. İnsanlar evlerine kapanmış, kent sessizliğe boğulmuştu.
Sokaklardaki boğucu sessizlik insanı yalnızlığa sürüklüyordu. Kadın yol boyunca sendeleyerek yürüyordu. İçinde bitmek bilmeyen bir ızdırap vardı. Yolun ayağının altından kayıp gittiğini düşündü. Başı dönüyor, düşmemek için kendini zor tutuyordu. Kendini tutmanın zorluğuyla baş etmeye çalışıyor, yorgunluğu onu hapsediyordu.

ece ayhan

Vedat Kamer tarafından Pt, 05/02/2007 - 19:43 tarihinde gönderildi

Asıl adı Ece Ayhan Çağlar’dır. 1931 yılında Datça’da (Muğla) doğdu. Ailesinin asıl memleketi ise Çanakkale’nin Eceabat İlçesi’ne bağlı Yalova Köyü’dür. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da gördü. 1959 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. 1962-1966 yılları arasında Gürün, Alaca ve Çardak ilçelerinde kaymakamlık yaptı. Sonra İstanbul’da çeşitli yayınevlerinde redaktörlük ve editörlükle uğraştı, bir süre Türk Sinematek Derneği’nde çalıştı. Üç yıl süre ile İsviçre’de tedavi gördü. Dönünce bir süre İstanbul’da ve Bodrum-Gümüşlük’te yaşamını sürdürdü. Çanakkale’ye yerleşti. 12 Temmuz 2002’de İzmir’de hayata veda etti.
Kapalı ama gizli olmayan, kuraldışı ama gelenekseli soğurmuş, toplumsal tarihi ve insanı inanılmaz bir eleştiri cenderesine sokan, dilin uçlarında dolaşan, ortalamaya ve sıradanlığa teslim olmamayı ilke edinen ve aykırı biçem taşıyan şiirleri, Ece Ayhan’ı İkinci Yeni akımı içinde en çok sözü edilen şairlerinden biri yapmıştır.

güneş suya düştü - nurten altınok

Vedat Kamer tarafından Pt, 05/02/2007 - 19:33 tarihinde gönderildi

denize gireceğim gece yarısı
gözler çekilmiş olacak
kapılar kapalı
bir ben
bir deniz
bir de gecenin esrarı
yıldızlardan balıklar uçuşacak
kelebek kanadından renk
dudaklarda tuzun öpüşü
denize gireceğim gece yarısı
güneş suya düştü
Marmara çırası…