şiir

yekesi kırık kayık - tayfun ışıldar

Vedat Kamer tarafından Pt, 05/02/2007 - 11:03 tarihinde gönderildi

içimde sonsuz bir gece karanlığı
bulabilirsem sesimi,
bağıracağım arkadan,
çek çıkar beni…
gözleri bağlı bir çığlık,
dudaklarımda
sorgulardan geliyorum,
«aç kapıyı bezirgânbaşı, aç kapıyı bezirgânbaşı»
kapı hakkı ne verirsin?
yekesi kırılmış bir kayık

ikilem - gökçen göksal

Vedat Kamer tarafından Pt, 05/02/2007 - 10:46 tarihinde gönderildi

Sözcüklere asarsın saksı diplerinde yeşeren lanetli vücudunu
Çıkarıp yeşillik tadına gebe duygularını
Ahşap binaların cumbalarına peşkeş çekersin

Önemlidir
Çiğnediğin gölgelerin üzerinde kalan ayak izlerin.

Parmak hesabıyla kanatılır geçmişin izdüşümü.
Ansızın bahar düşebilir üzerine
Tüm yabaniliğine rağmen ayaklarının dibinde
Küçük bir kız çocuğu açabilir.

Ellerin yabancı bir ülkenin renklerinde
Uysal resimler doğurabilir.

Tanımadığın kokulara yaslanıp
Uçurtma kuyruklarında dans edebilirsin.

acı - didem seven

Vedat Kamer tarafından Cu, 02/02/2007 - 23:38 tarihinde gönderildi

Elimde kan kokusu, tütünle karışık
Yitik bir ömrün enkazına dokunmuşluk
Acıyla doğan güne, kaldırdığım kadehler…
Her girişinde odaya güneşin,
Sen misin diye ayağa kalkmalarım.
Nerdesin, canımın suyu nerdesin,
Yetti artık kaçmaların, gitmekliğin
Ben burdayım sen, sen nerelerdesin

umutlar - vedat kamer

Vedat Kamer tarafından Cu, 02/02/2007 - 23:36 tarihinde gönderildi

yalnızlığının bitişinin mutluluğu
dönüştü yıldızların ışığına
kan gözyaşları ise bitmişti
rüzgârın onları uzağa götürmesiyle
umutlar yeşermişti kuzey yıldızının ışığıyla
gümüş bir ağacın gölgesi kadar huzurlu
sessizliğin sözcüklere dönüşmesi kadar güzel
ve dostluğumuz kadar ölümsüz

3 Ocak 2000

umut, kadın ve kristal gül - ilker balkan

Vedat Kamer tarafından Cu, 02/02/2007 - 23:19 tarihinde gönderildi

Yalınayak salınıp sardunyalar diyarında
Kalbimin gelinine yüz aradım;
Daraldığım da oldu gelincikler arasında
Ve kanadığım da güllerle.
Her duayı kanadında taşıyan melek,
Şimdi yine aziz ve gelin,
Kan taşından çanak içinde yitik,
Kendi suretinden bir dünya yaratmış belki
Ama
Daima kazanan aşktı ve kadın;
Yarısında gömülüp kaldığı çöplükte
Bir bataklık tadını almaya çalışırken
Düştü elinden
Hayatının kendisine adadığı tek anının
Takviminden kayıp gittiği gibi
Kristal gül
Ve
Havalandı geceliğinin eteği kadının

...ve aşk öldü - özgür macit

Vedat Kamer tarafından Cu, 02/02/2007 - 23:17 tarihinde gönderildi

balkan/kasım:

toros gibi dağlıktır
kalbe giden yol
sarptır:

balkanda yaşamak gibidir
seni sevmek

karakış:

benim dağlarımda
ne tipiler vardır
bilirsin

işte
suratıma çarpan her kar tanesi
senin sevgini hissettirir

terör:

isyansa eğer
dudaklarına dokunmak dağlarımın
asiyim

mart ayında saldırı:

ve gelir
el değmemiş mitralyözlerle
sınırlarını tararım

haziran ve hasat:

yaz geldi sonunda:
ürünü kaldırmadım tarlalardan

papatya - özge dirik

Vedat Kamer tarafından Çar, 31/01/2007 - 10:00 tarihinde gönderildi

Zamansızlığımdandır güzelliğim.
Yol kenarını mesken tutan papatyalar,
kurtaramazlar canlarını,
dikkatli çocukların tutkularından.

Bütün yapraklarım “sevmiyor” diye,
ucuz bir hediye olamam gerçi,
ama bilinir ki;
ne zaman bir çiçek dalında kurusa,
bir sevgili daha çok üzülür.

Yüzünü görünce onun,
ne de çok isterdim incinmesin.
Benden önce sen ispiyonlasaydın keşke
başka bir adama harcadığın sevgini.

Kırmızıyı esirgemeyen çay bardaklarının
ince bellerine dayanamadan,
beni de aldatıyordur belki,

çıkmaz sokak - fatih özcan

Vedat Kamer tarafından Çar, 31/01/2007 - 09:55 tarihinde gönderildi

galibi yok bu savaşın
yorgun kader
eski bir aldanışın kanattığı ellerim

yalın bir sükûnetle
çekilmeliyiz
ateşkes!

yağmurla
yağmalanmış toprak kadar
sancılı akmalıyız bulanık sulara

eskici sepetinde gözyaşı
ikindide ağır düşünce
olmalıyız

yürümeye devam et ve sevişmeye
zaptı zor isyan
rüzgârda üşümüş zarafet
hiç konuşulmamış sözlerinle

utangaç kırmızı
rengi kor yürek