mektup - sinem şık

Vedat Kamer tarafından Cu, 09/02/2007 - 01:02 tarihinde gönderildi

Doğanın hareketli döllerinin kar gibi yağdığı günlerdi… Sonrasının koca boşluklar olduğunu bildiğim, söylemeyi istediğim birçok şeyden vazgeçiyordum. Keşfedilen her yeni şey hızla eskiyordu, oysa ben bıkmak istemiyordum. «Hep bir sonraki sayfayı merak etmeli, dikkati hep uyanık tutmalı» diyordum kendi kendime. Gördüğü her şeyi, önemli-önemsiz ayırt etmeden koklayan bir kedinin burnu ya da etrafında dönen dolanan her şeyi yutmaya hazır kuru bir sünger gibi.

adından utanan çocuk - betül dünder

Vedat Kamer tarafından Cu, 09/02/2007 - 00:59 tarihinde gönderildi

önce O geldi.
yaşın işlemeli, çiçek bozuğu yüz
çocukluğundan bir mimoza demeti
bir iki terli atlet ve
keten tohumu kaynatan annesinin sesi ile
önce O geldi.

henüz bilmiyor öldüğünü.

önce O geldi.
tarihini karıştırmış pazarların
farkında değil yerleştirdiği kalabalığın
bir ağız ve içinde çürümüş diller
çocukluğunu hayat bilgisi dersinden
hatırlıyor ve açlığı

henüz bilmiyor öldüğünü.

siyah simsiyah - ali murat ırat

Vedat Kamer tarafından Cu, 09/02/2007 - 00:54 tarihinde gönderildi

sustu sesler…
önce karanlık bir ormanın ilk fısıltılarını dinler gibi…
ve şehre bir yağmurun ilk damlaları düşerken…
ortasında erdemli kentlerin
bir park yerinde tecavüze uğrayan bir kadının ağzından sustu sesler
önce çığı besledi
sonra
bir çığın düştüğü yer gibi gömüldü sulara
ses oldu…
çığlık sustu…
aşk küstü…
sus-tu sesler.
bir kentin orta yerinde
bir kadın çığlığında dahi ağlamak olmadı.

yalansız aşkların dolmuşu - tolga yıldız

Vedat Kamer tarafından Cu, 09/02/2007 - 00:53 tarihinde gönderildi

nasıl bilecektim beklemenin kaderim olduğunu
gördünüz elim kolum bağlı söndü gençliğim
nihilist sancılardan sonra kabul ettim tutsaklığı

o zamanlar tuhaf yağmurlar biriktirirdim
heyelan gibi bir serüven kopardı içimden
ayılınca anlardım babamdan utandığımı

beklemelisin ama esrarsız ve riyasız günleri
yalansız aşkların dolmuşu olmalısın derdim

ocak 2002

belki tekrar... - hakan kurioğlu

Vedat Kamer tarafından Per, 08/02/2007 - 14:50 tarihinde gönderildi

belki tekrar yazarım
ilham’la kumara oturur,
bir dörtlüğüne
zar atarım.
belki tekrar yazarım
ve hepsini yırtarım.
sonra bin dilek tutup
yırtıklarımı yamarım.
belki tekrar yazarım
belli olmaz…
belli olur!
şair:
sözcüklerin kazdığı
bir uçurumdur
kanar durur
yazar durur.

Mayıs 2001

mendiller kuduruyor - şakir özüdoğru

Vedat Kamer tarafından Per, 08/02/2007 - 14:47 tarihinde gönderildi

 zaman sallanıyor bir saatin sarkacında
                  ağlayamıyorum
mendiller kuduruyor gözlerim durdukça

içim denizin
kumlarımı okşuyorsun usul usul
ellerin kenetleniyor bir yerlerde
biliyorum ağlayamıyorsun sen de
orada da mendiller kuduruyor

boylu boyunca uzanıyor sessizlik
gözler fısıldaşıyor
her birimizin bakışı asılı kalıyor vitrinlerde
biliyorsun aşk susuyor kilitleniyor dillerimiz
yalnızca mendiller bağıra bağıra konuşuyor
aldırma nasılsa kuduruyor onlar da!

yollar fasılası - ilker balkan

Vedat Kamer tarafından Per, 08/02/2007 - 14:37 tarihinde gönderildi

Çırpınıp kalesinde kalışın
Acımanın ve
Esaretinde güzel gözlü
Al yanaklı bir yıldızın
Takılınca soruldu bana

Akşam?
        Kaç fasıl sonrasızlık içtin sen?

Akşam?
        Dediler:
                Pare pare salınır ölüm…

zaman aşan sevgiler - sedat demirkaya

Vedat Kamer tarafından Per, 08/02/2007 - 14:32 tarihinde gönderildi

1. hayır eski zamanlar

bulutlara aldan aldanırsan
ada her yandan yeni rüzgârlar alır
balıkçı takaları bir gider bin gelir
karanfilli balıklar takılır ağına

fısıltın yankılanır gecenin kulaklarında
derman damıtırsın gökkuşağından bir sabah
bir elinde su, bir yanın ışık
öylece durursun insanlık sokağında

2. bugün

babaların sevgisi ekmeğe döndü
yıldızlar düşerken akşam sofralarına
okul yollarına çocuklar koşar uykusuz
aşk şarap veda etti ekmek kavgalarına

3. gelecek zamanlar

dooost, dost!