kadir aydemir

söyleşi: kadir aydemir / dikenler'in saray'ında gezerken - m.met altun

Vedat Kamer tarafından Pt, 12/02/2007 - 20:52 tarihinde gönderildi

Kadir Aydemir’in 2002 yılında yayımlanan ve oldukça ses getiren ilk şiir kitabı Sessizliğin Bekçisi’nden sonra bugünlerde Dikenler Sarayı adlı yeni şiir kitabı yayımlandı. Şairle yeni kitabı ve şiirinin görünen-görünmeyen yüzü hakkında kısaca konuşup, şiirinin poetik bilinçaltına inmeye çalıştık…

M.Met Altun: «Dikenler Sarayı» adlı kitabınız, kitaplaşmadan önce İsviçre Hastanesi’nin organizasyonunda seçkin bir jürinin de beğenisiyle şiir birincilik ödülü aldı. Sizi tebrik ediyor ve eklemek istiyoruz; ödül sizin için ne ifade ediyor, ödülün sizin şiir serüveninizdeki etkilerinden bahsedebilir misiniz?
Kadir Aydemir: Teşekkür ederim… Ödülün benim şiir serüvenimde belirgin ve önemli bir yeri yok. Hiç olmadı. Ödül sadece «Dikenler Sarayı»nın kitaplaşmasına yardım eden bir araç oldu diyebilirim. İlk kez bir şiir organizasyonuna katıldım ve bir şiir armağanı aldım. Bu, benim için gerçekten de bir «şiir yarışması ödülü» değil, bir «şiir armağanı». Genç şairlerin kitaplarını yayımlama sorunlarını en iyi yine kendileri bilirler, siz de bir şairsiniz ve bunun farkındasınızdır sanırım. Dosyanız bir şekilde kitaplaşmalıdır, artık zamanın geldiğini, o şiirlerden kurtulmak gerektiğini düşünürsünüz. Bu durum benim için de rahatsızlık veren bir hal aldığında, dosyamı hazırlayıp, son hafta yarışmaya katılma kararı aldım.

görme denemeleri - kadir aydemir

Vedat Kamer tarafından Ct, 04/11/2006 - 17:52 tarihinde gönderildi

I

Vapur yanaştı; iskele… Mandalina kabuğunun içine «seni seviyorum» yazıp az önce deliren köpüklerin içine attım…

II

Yol boyu yürüdüm, incir topladım, arılarla birlikte su içtim kuyulardan, güneşin içe işleyen sıcağından kaçıp bu eski otobüs durağına sığındım. Kimse yok bekleyen benden başka, otobüs de gelmeyecek, biliyorum. Örümcekler bile terk etmiş burayı. Topallayarak bir köpek geçiyor önümden… Korkuyorum ve yürüyorum.

III

sessizliğin bekçisi - kadir aydemir

Vedat Kamer tarafından Per, 14/09/2006 - 11:50 tarihinde gönderildi

Neler var ardında
Sabah yeli.
—Dolanırım, sadece kuş yürekleri.

Her gece
Aynı ağrıyla
Kayıyor bir yıldız.

Yaprak düşüyor,
Kalbimi tutuyorum.
Eylül: bir kadın?

Ey çalılar güzeli,
Şenlik ateşi
Ateşböceğinin.

Yoruyor
Düşünmek
Kayan yıldızın adını.

İki küçük çalı arası
Korkuyla yükselen
Ay.

Güneş
Bırakıyor gülüşünü
Üzerinde, taşın.

Uçuşup duruyor kelebek
Akşam oldu
Vaktim az.

Bir yanılsama mı?
Senin beyaz yüzün—
Suya dökülen çiçek.

Sessizlik…
Sessizliğin
Bekçisi

"var" olan dergiler üstüne - kadir aydemir

Vedat Kamer tarafından Per, 14/09/2006 - 11:40 tarihinde gönderildi

Küçücük bir kan damlası düşünün bir mikroskobun lamında, tek gözünüzü kapayıp bakarsınız: binlerce renk, değişip duran küçük organizmalar. Her biri kendi içinde bir anlam taşır. Biri diğerine yapışıktır ve koptuğunda eski rengi değişir, başka bir şeye dönüşebilir, belki de yok olur, bilinmez!