mektup - sinem şık

Vedat Kamer tarafından Cu, 09/02/2007 - 01:02 tarihinde gönderildi

Doğanın hareketli döllerinin kar gibi yağdığı günlerdi… Sonrasının koca boşluklar olduğunu bildiğim, söylemeyi istediğim birçok şeyden vazgeçiyordum. Keşfedilen her yeni şey hızla eskiyordu, oysa ben bıkmak istemiyordum. «Hep bir sonraki sayfayı merak etmeli, dikkati hep uyanık tutmalı» diyordum kendi kendime. Gördüğü her şeyi, önemli-önemsiz ayırt etmeden koklayan bir kedinin burnu ya da etrafında dönen dolanan her şeyi yutmaya hazır kuru bir sünger gibi.

Sözde hiçbir şeyin nedenini sormayacaktım.Geceleyin, bir denizin içinde uyuduğumuzu hayal edecektik birlikte. Gözümüzü kapatınca, karanlıkta deniz kabukları batacaktı ayaklarımıza. Yüzümüzün çukurlarına deniz suyu dolacaktı. Her şey, olabildiğince-alabildiğine mavi olacaktı. Daha az hayat geçip gitsin diye yanından yavaşlayacaktın. Kimsenin bilmediği öyküler anlatacaktın, ama iki nokta üst üstelerinin ne dediği belli olmayacak, virgüller cümleleri yanlış yerde kesecek, söylediklerin eksilip gelecekti. Kısa, küçük döngüler kuracaktın, başı sonda, sonu ortada. Duymak istedikçe susacak, ben de aklından geçenleri yüzünde okuyacaktım.

Çok kişilik üçgenlerin içinde, dünyanın merkezine inen lavlı yollar var önümde şimdi. Zamanın üstünde iz bırakmadığı yüzünse, hiçbir nehirden beslenmeyen bir dağ başı gölü artık . Şaşırtıcı olan, akıl gibi, kendi kendini birleştiren vücudun da bir hafızası varken, ve bu yüzden karnımda beklenmedik anda açılan bir yarık bile, ben ölene dek silinmeyecek bir kalıntı, bir ayıp, yüzümü kızartacak eksilmiş bir detay olup çıkıvermişken, yüzünün büsbütün her şeyi unutmuş olması. Sanki şimdiye kadar hiçbir şey kaybetmemiş, hiç geç kalmamış, kaçırdığın hiçbir şey olmamış gibi kaygısız gözlerinin ardından bakıyorsun etrafına. Adımlarına sadece kendini katıyorsun ve ben, yol boyunca hep geride kalıyorum. Tahammülsüz ve arsızca sabırsız ve bir de, aynı anda hem çok yakın, hem çok uzak olmak isteyecek kadar kararsızım. Söyleyeceklerini daha ağzından çıkmadan tahmin etme, olup bitenlerden habersiz gibi gözükme, kurgusu, olay örgüsü olan şeyler yazma egzersizleri yapıyorum. Ama kolay bir iş değil. Bir süre sonra yorulacağım ve istediğin gibi uzaklaşacağım içinde olmaktan ölesiye korktuğum hayatından… Çünkü, en azından, senin için hep bir şeyler yazabilecek kadar geride durmam gerektiğini artık biliyorum…