Yeraltından fışkırıp da insanoğlunun bilinç kabarcıklarını patlatmayı görev edinmiş kibirli bir akıntıydın. Saçlarının omuzlarında oluşturduğu antik kent duvarları, ancak benim yardımımla düşmana karşı olan görevlerini tamamlıyordu.
*
Gözlerin, eski bir şehrin güney girişinde var olan tarihi bahçe kapılarına açılıyor. Belki de gözlerin, hiçbir zaman, hiçbir bilinç erkinin açmaya cesaret edemediği ve ancak ikinci bir dikkatle maviliği ortaya çıkmış olan dev bir prensesin gözleri…
*
Sıcak bir güneş ışığının avuç çizgilerini daha da belirginleştirdiği o yaz akşamı, bir daha böyle bir gülümseme göremeyecek. Dudaklarından atmosfere dağılan yeni moleküler düzen, burnumuzdan yeryüzüne düşen gözyaşlarımızın ölümsüz nedenidir.
*
Çıplak bir omza dokunmak ve yeni bir melodinin alın çizgilerine yansıdığı noktadan, bitmemiş bir tümceyi noktalamak… Ya da belki de şöyle söylemeliyim: Birazdan uzun bir kır yolunda, terle karışmış şarap kokuları yükselecek göğüslerinin arasından omuz başlarına. Biliyor musun, bana hep tatil günlerini hatırlatıyorsun…
*
Şimdi yeni bir nefes darlığına hazırlanırken, gülümseyişin için gereken heyecan miktarını ayarlıyorum damarlarımda. Bugün okulların hepsi kapalı. Bugün gözlerinin arasından bir nefes doğdu ve ancak çok sonraları, bu nefesin, açık kahverengi düşleri olan bir kadının gülümsemesine ait olduğu anlaşılacak.
*
Beyaz ayakkabılar giyer ve ancak at arabalarının girebildiği yollarda sıçrayarak yürürdün. Bense tam yaldızlı eteğinin şeffaflığına yetişecekken, sen, yeni bir adım daha atar ve ayakkabılarının burnunu hızla benden yana çevirirdin. Ne geri gitmek senin için bu kadar eğlence dolu olmuştu ne de bir kadının ayak izlerinden yola çıkarak uzak bir tedirginliğe ışınlanmak benim için bu kadar kutsal…
*
Beni anlaman için yeni sözcükler yazıyorum ve sen bu sözcüklerden biri olduğunda, artık ortada anlaşılmayan hiçbir şey kalmayacak. Şimdi bana bakmanı istiyorum; biliyorsun ya, maviyle beyazı karıştırdığında açık maviyi görürsün…
- Yorum yazmak için giriş yapın ya da kayıt olun