söylesene Mirva
bu benim göğsümü çiğ yumurta renginde
boyayan nedir
göğsümde ura benzeyen şey
göğsün değil asıl gözlerindeki
dediğin de nedir
söylesene Mirva
senin sesinin sarısında saklamayı becerebilmiş
taze gelin utangaçlığı da
söylesene kuzum nedir
minarelerle dolu bu kente
balık ekmek teknelerine
boyacı çocukların ellerindeki kara lekelere
işsizler kahvesindeki umutsuzluğa
bunca karışmamızın nedeni nedir
yağmur sonrası kuytuda kalan ot
lodosta hüzün
her aşkta yalnızlık varsa
sus Mirva sus
sessizliğimizi dinleyelim
gidilecek kaç yolumuz kaldıysa
bugün de erteleyelim
istasyona gelecek trenleri bekleriz
sabahçı kahvelerinde tezgâh arkası
yine çay demleriz
sabahı ederiz
yüzün biraz daha orman kaçkını olur o saat
saçın sakalına karışır iki tren arası
ben o zaman da severim seni
Mirva benimle kal
ne zordur sabahı yalnız beklemek
ay ışığına seviler katanım
bedenime ter, ellerime dem katanım
a benim yüreğime dert katanım
Mirva
ölürüm de bunları diyemem sana
göğsümdeki değil gözlerimdeki
sevdadır
- Yorum yazmak için giriş yapın ya da kayıt olun