Mevsim Dönümü
ser(e)ser(i)çe
Bir avuç kırık leblebi fırlatıyorum, fındık içi, fıstık ve kuş üzümü, bir avuç kalbimi, kırık. Güvercinler toplaşıyor ve kargalar ve martılar ve bütün leş yiyici, yırtıcı, dehşetli, büyük kuşları dünyanın. Sömürüyorlar. Sonra bir serçe geliyor, korkarak. Korkarak çalıyor yüreğimden bir parça o da. Kızamıyorum, çünkü ben öğrettim ona kötü adamı oynamasını. Bir serçe daha geliyor sonra. Yapma serçe, yüreğimin son parçasını da sen alma. Korkuyorum. Bütün çirkin gözleri kuşların, üzerinde. Sözlerime inansın istiyorum. Görsün gözlerimin içinde gülen yüzünü. Çünkü bu ya son gülümsemesi olacak bu yorgun gözlerin ya da yerleşip o gözlerin içine bir ömür mutluluğumu taşıyacak.
hasta la victoria siempre
Beynimin ıssız sokaklarında tecavüze uğramış binlerce düşünce. Uğulduyor, ağılanıyor kafamın içi. İçimdeki çocuğu öldürenler beraat ettiler çoktan. Ağzım katran, bir dolu. Kulaklarımda kendi bağırdığım hikâyeler, gerçek ve hayal karışıyor tan yeri gibi.
Onun için söndürdüm yıldızları. Sonra o da gitti içimdeki bilmem hangi hainin ihanetiyle bedenime girip kalbimde postallarıyla basmadıkları yer bırakmayan o askerlere katıldı. Sanki taşları ve sopalarıyla Arap çocukları yine mağlup içimin. Sanki, Akdeniz’in bulutları yağmur getirmeyecek bundan sonra Filistin’e, saklayacak yıldızlarını yalnız.
doktor
Rahatsızdım, doktora gittim. Bana çok sağlıklı olduğumu söyledi. Otobüslerdeki yoğun ve ekşi ter kokusundan hoşlanıyormuşum. Yüksek dozda reklama maruz kalmadan, kirli hava solumadan yaşayamıyormuşum. Kulaklarımsa motorların, kornaların, insanların durmaz gürültüsüne çoktan bağışıklık kazanmış. «Tam İstanbul adamısın,» dedi doktor, «başka yerde yaşayamazsın.»
fotoğraf
Bir cansız hayal, bir ıslak kâğıt fotoğraf. Ben sanmıştım ki en ıslak benim, en cansız. Deniz varmış benden ıslak, benden cansız onu sevmeyenler.
intihar
Kedim intihar etti, ben de edeceğim. Biliyorum: Beni bulan ilk kişi nabzıma bakacak, kurumuş gözyaşlarıma değil. Çünkü o da ölmek istememe bile saygı göstermeyecek kadar beni seviyor olacak.
Sözün kısası, intiharımı cüzdanımda taşıyorum artık.
yağm(a) - ur
Yağ yağmur! Yağ ki yıldızlar kapansın. Yağ ki açayım son kez sinemi rüzgâra, tenimin her noktasına kadar ıslanayım.
Altında toprağın, çürürken burnumun eti, bir daha kokmayacak toprak böyle.
Yağ yağmur. Adın bu, yağ, adın batsın. Köşelerimle yuvarlanmaktan usandım artık. Acıtıyor yaşamak. Yağ!
yok
Deniz çöl, sıcak buz, bulut yağmur. Limanda takalar bağlı, kuzum bu ekmek parası. Mesele yalnızlık olsa, o bedava. Martılar yok fakat artık yalnız kalmaya, deniz olmaya.
Ve belirli bir yönü yok şimdi, küfür küfür esiyor yokluk. Yalnız bana sövse iyi, deyyus, yalnızlığıma da sövüyor.
yalan
Aşk, nefretin yoğun hali. Doğru değil ama güzel. Senin yanında olmak gibi: Böyle olmalı.
ben
Ben: Yalnız insan.
Artık nasıl anlarsan.
- Yorum yazmak için giriş yapın ya da kayıt olun