şiir

körebe - nurduran duman

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 17:46 tarihinde gönderildi

Salın ey şehir
Kıskandır beni gecelerinle
Nisan yağmurları yıkarken gamsız bedenini
Süzül kendi içine, kedere, sevince.
Şimdi bir utanç duvarıdır benim gecelerim
Örülür içimde.

Kalabalık hayatım buzdağına çarptı
Yalnızlık yalnızlığımla sevişmede.
Yalnızlık dörtnala şehvet
Dörtnala korku yalnızlığım.
Boş yüreklerin soğuk evlerinde
Kaplumbağa sessizliği batışım.

Dipsiz kuyularda “uyuyan güzel” şimdi seher
Kirli sorular çırpınıyor sularımda
Cevaplaması zor yaptıklarımı
Pişmanlıklarım peşimde.

çeviri şiir: pablo neruda - nice damar

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 17:26 tarihinde gönderildi

SUNU

Deniz Sarsıntısı adlı kitap, denizin içindeki canlıların ve onun sürekli yenilenmesinin kutsanmasıdır. Neruda’nın Kara Ada’da bulunan evinde, Şili kıyısı boyunca yaptığı uzun yürüyüşler sırasında yazılmıştır ve bu kitabın, Neruda’nın Kumdaki Ev ve Şili’nin Taşları adlı kitaplarıyla çok sıkı bağları vardır.

kalsa da gitse - arzu çur

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 17:24 tarihinde gönderildi

her şey geçer her şey biter
kalmaz aşkların da ortası
sihirler ustası
sözcük satıcısı
bir büyü yap benden herkese
duble olsun

rakıyı mercek yapıp şiire bakan
maviyi buzlaştıran, kayayı dumanlaştıran
ben miyim sen misin her şey mi deliliği berraklaştıran

ah çok yazık deme
acınması gerekmez
birçok tarihi vardır kullanılmamış aşkları olanın
ortadan başlamayı göze alanlara açık kitap
ve son satıra ulaşmayı beceremeyen utangaçlık için
bir duble fazladan için

usta!
kalsın!
bırak!
akmasın benden sözcükler

yağmurla geldim - dinçer sezgin

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 16:50 tarihinde gönderildi

su sızdı denize
bulutun gölgesi büyüdü
tenime yağmur değdi
ellerimi
en önce
sardunyalar beğendi

anamın canını acıtmadan
geldim dünyaya
önce ezan-ı muhammedi
sonra
üç kez adımı söyledi biri
sessizce çizdim
gelecekteki bahçemi

babama
cephedeyken söylemişler
dünyaya geldiğimi
iki kurşun fazla sıkmış
havaya

sırrı çözüldü doğmanın
doğmak
ilk ayrılıkmış meğer
insanoğlu var olduğundan beri

doğduğumdan bu yana
sardunyalar
gizlice gül kokar
ah ah onlar
güllerin yoksul ikindisidir

sökülen yerlerimi daima

carmilla - abdullah şevki

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 16:22 tarihinde gönderildi

                                      - Le Fanu’nün anısına

Carmilla
Kan kraliçem
Yıldızları tutuşturan güzelliğin
Ay gümüş soğukluğunda
Kan ve karın büyüsü
Ağararak uyuyan dünyaya inerken
Mavi buğunun kollarında

Üşümüş deniz
Sokul kuytularıma dalgalarınla
Aşk kan nehri
Aksın aramızda
Carmilla
Kızıl çizgiler çizen
Yosun renkli yarasa

sesimde şehirlerin sisi - doğan ergül

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 16:20 tarihinde gönderildi

Yoksa
Şarkını susmazdım
ışığa uymuştum bütün
ayaklarım gözüm hız

yakın durduğum yollara gideceğim

sana değdiğim akşamlar
çantamda huy

ellerimin ayasında ay
eriyen
sıcaklığı ruhumda buhur

aklımdı kendine soru

durmayı öğrendim
dökülmüş simlerinde camların
bulduğum resim

unutulmuş bir öğlen

eski yağmurların sesiyle
uyandığım sabahlar
kül

sesimde şehirlerin sisi
uzak yollara vuracağım
kendimi

unutacağım.

bahar sıkıntısı - vedat kamer

Vedat Kamer tarafından Ct, 04/11/2006 - 18:05 tarihinde gönderildi

baharda yalnızlık gibiydi
yağan dolu gönlüme
şimdi sadece biz olurduk
nisan yağmurunda sahilde
ıslanırdık ıslanırdık
                       birlikte

yalnız bir adaya
hırçın dalgaları vurur ihanetin
ışık yok gecede
sen yoksun yine
bahar aldatıyor ikimizi de

yağmura dönüşmüş gözyaşlarım
rüzgârla uzaklara

denizden çok, çöplükleri - ulaş nikbay

Vedat Kamer tarafından Ct, 04/11/2006 - 17:54 tarihinde gönderildi

o şarkı nasıl söylenir
ki anlatacak senin yokluğunu
teslimiyetin zaferi hangi bayrağa yaraşır
kurur içimde bir sen
sarı bir yaprak olur düşer

dahil ettin işte kendini
içimin uçurumlarında kaybettiklerime
infaz nasıl bir mahkûma yakışmazsa
deniz dalgasında öyle durulmaz…
içimden hangi papatya yolundu
yokluğun bir gece uykuma sokuldu

zaten bu şehir de çürümeye başladı
çöp toplayanlar artarmış gitgide
martılar denizden çok, çöplükleri
yuva etmiş kendine

o şiir nasıl okunur
ki atmıştı leşimi bir çöplüğe