SUNU
Deniz Sarsıntısı adlı kitap, denizin içindeki canlıların ve onun sürekli yenilenmesinin kutsanmasıdır. Neruda’nın Kara Ada’da bulunan evinde, Şili kıyısı boyunca yaptığı uzun yürüyüşler sırasında yazılmıştır ve bu kitabın, Neruda’nın Kumdaki Ev ve Şili’nin Taşları adlı kitaplarıyla çok sıkı bağları vardır.
Şili’li yazar Marjorie Agosin, Neruda için, “Onu sabahları, Pasifik Okyanusu’na saatlerce bakarken görmeye alışmıştık. Burada ozan kocaman defterlere yeşil mürekkebiyle bir şeyler yazardı. Şiiri burada kök salıp denizin her sabah yeniden doğuşunu karşılardı” demiştir.
Deniz Sarsıntısı’ndaki şiirler 1969’da yazılmıştır ve 1970’de İsveçli sanatçı Carin Oldfet Hjertonsson’un gravürleriyle çok az sayıda basılmıştır. Bundan ötürü kitap unutulmuştur ve Neruda bibliyografyalarına katılmamıştır. Kitap, 1990’da, Neruda’nın Santiago’daki evinin kitaplığında yeniden ortaya çıkmış ve 1991’de Şili’de yeni baskısı yapılmıştır.
ALBATROSLAR
Denizin kapısını
deniz diplerinin
iki albatrosu koruyor.
Kapıyı araladılar biraz,
deniz çıkıverdi ortaya,
sonra açtılar kapıyı sonuna kadar.
Iküki’den sesleniyor balıklar;
Valdivostock’a kadar uzanan
ve ayağımın dibinde köpüren
okyanustan geliyorlar.
Nöbetçi balıklar
uzun kılıçlarıyla
kapadılar kapısını denizin,
okyanusun düzeni bozulmasın diye
geçtiler yerlerine.
BALIK PAZARI
Balıklar asılı duruyor kuyruklarından,
sergilenen balıklar parıldıyor,
ortaya koyuyorlar görkemlerini,
ölü yengeçler meydan okuyor yine.
Büyük, değirmi tezgâhın üzerinde
arasında balık pullarının,
yalnız denizin kendisi eksik.
Ölmez o; asla satılık değil.
GECE GEZEN KEDİLER
Bir kedinin kaç yıldızı var diye
sordular bana Paris’te,
ve ben kaplanlar gibi sürekli
yıldızları gözlemeye başladım:
çünkü çevreyi izleyen iki göz
nabız atışlarıdır Tanrı’nın
kedinin soğuk gözlerinde gizlenen,
iki yıldırım fışkırır birden.
Ama bir yıldız, kuyruğudur
tüylerini kabartmış bir kedinin
ve taştan bir kaplanın,
Antofagasta’nın, kara gecelerde dolanan.
Koyu gecesi Antofagasta’nın
yükseliyor köşelerden
büyük bir yenilgi gibi
toprak yiterken
ve yadsınamaz bu, çöl
öbür yüzüdür gecenin,
öyle sonsuz, bilinmeyen,
yıldızların hiçliği gibi.
Ve kaldırılan iki kadehteki
pırıldar mineraller.
Hiç kedi görmedim çölde:
aslında, hiç
uyumadım birisiyle
ama gecenin kumlarıyla uyudum,
çölün coğrafyasında
ya da yıldızlarla uzaydaki.
Çünkü onlar
hem küçük buluşlarımdır
ve hem de buluşlarım değildirler.
- Yorum yazmak için giriş yapın ya da kayıt olun