kimin için eleştiri? - kemal gündüzalp

Vedat Kamer tarafından Per, 08/02/2007 - 12:21 tarihinde gönderildi

Radikal Kitap‹ın 74. sayısının kapağı, onca güzel yiyeceğe karşın bana itici gelmişti. [1] Sevemedim öyle bir kapağı. Aynı sayıda Celâl Üster‹in yazısını süsleyen fotoğrafsa son derece dikkat çekiciydi… [2] İlginç olan şudur: Son dönemlerde kitapları çıkmış yazarların (Murathan Mungan, Elif Şafak, Perihan Mağden ve Orhan Pamuk) arasında nedense bir tek Yaşar Kemal‹in «resmi» eksikti. Belki de öylesi daha güzeldi. Yaşar Kemal’in gündeme getirilen anlamda orada bulunmaması daha doğruydu. Neyse, yazıya dönelim.
Celâl Üster «eleştiri» yazıyor mu bilmiyorum, gözden kaçırmış olabilirim, ben onu güzel çevirilerinden tanımıştım ilkin. Yalnız yıllardır «eleştiri yok» diyenlerin, yazar ve ozanların, «artık eleştiriye gereksinim» duymayacakları, hatta yapılabilecek olası eleştirileri önemsemedikleri bir noktada oldukları da biliniyor. Hoş, eleştiri onların gül hatırı için yapılmaz! Bir de şuna bakmak gerekir: Eleştirinin olmadığını kimler söylüyor? Genellikle «popüler yazarlar», çünkü onların eleştiriden bekledikleri de «ay, ne harika romandı» gibi saçma sapan bir söylemdir! Tam da Aktüel Dergisi‹nin yaptığı gibi!.. Haksızlık mı, evet, ama her konuda insaflı olmak gerekmiyor mu?
Beyoğlu-Cihangir hattında duyulan şudur: Fethi Naci çekildi, Semih Gümüş de yazmıyor. Feridun Andaç da onların istediği gibi yazmıyor… Başka da kimse var mı? Görmek isteyenlere var elbette! Fethi Naci ömrünü adadı eleştiriye, «son konuşması»nı okuyanlar, bu tür yazarlara nasıl baktığını gösteriyor yeterince. [3] Semih Gümüş de üstüne düşeni yapıyor görüldüğü kadarıyla, daha ne olsun? Dileyenler örneğin Semih Gümüş‹ün Adam Sanat‹taki «eleştiri» yazılarına da bakabilirler. Gerek Yaşar Kemal, gerekse Latife Tekin‹in kitaplarına ilişkin eleştirileri doyurucuydu. [4]
Celâl Üster‹in yazısının kıyısında fotoğrafları bulunan hangi yazar ciddi bir «edebi» eleştiriye hazırdır ve emek verilerek yapılacak eleştiriyi dikkate alır? Eleştiri yazardan çok okur için yapılır. İsteyen yazar da bundan yararlanır, ama bence daha çok okur için yapılır, yapılmalıdır. Ayrıca Elif Şafak ve Orhan Pamuk‹la ilgili olarak daha çok olmak üzere, Murathan Mungan‹la Perihan Mağden‹in kitapları için de yazılar çıktı, çıkıyor dergilerde. Bunlar eleştiri midir? «Eleştirel«dir, ama klasik anlamda eleştiri-inceleme yazıları denemez. Hem neden, hemen ve bu yazarlar için eleştiri bekleniyor? Eleştiri için en azından bu romanların okunması, incelenmesi, üzerinde düşünülmesi gerekmez mi? Ayaküstü «eleştiri»yse, zaten her yerde yapılan da odur. Tahir Abacı‹nın demesiyle en önce bu bağlamda «eleştiri soysuzlaştı, yozlaştı» demek çok da yanlış olmayacaktır. [5]
İşin ilginçliği, eleştiri bekledikleri söylenen bu artık «popüler» olmuş yazarların, «edebiyat dışı nitelikleriyle okurun karşısına çıkarılması» belki de ciddi anlamda bir eleştiriye tabi tutulmalarını engelleyen en önemli etkendir. Kuşkusuz bu yazarlar konuşma, söyleşi ve «röportajlar»ında tam da imlendiği gibi, «kişisel özellikleriyle» okura sunuldular, neredeyse yazınsal söylem dışında ve elbette magazinsel biçimde, boydan bol fotoğraflı… Nerede? En çok da gazetelerin haftasonu eklerinde, kitap eklerinde. Yani neredeyse ha Tarkan, ha A, B, C ve D adlı yazarlar!.. Bu yazarların, bu yönleriyle sunulmalarının onlara verdiği zararın bilincinde olup olmadıkları da sorgulanabilir. Bakalım itirazları olacak mı?
Ayrıca, eğer «okuyucunun edebiyat yapıtlarına yönelmesinde, gerçek edebiyat eleştirisi«nin rolü bir «hiç» ise, bu çok acıklı olmalıdır; insanların, edebiyatın gerçek emekçileri, hatta hamalları olan eleştirmenlerin, oysa yolgösterici ve öğretmen olmaları gerekmez miydi, böyle bir çabaya, öteki anlamıyla angaryaya girmelerine ne gerek var? Onlar da herkes gibi oturur kendi beğenilerine uygun romanlar okurlar, kılı kırk yararcasına irdelemek zorunda kalmazlar ipe sapa gelmez romanları. Demek ki, pek de yazıldığı gibi değildir. Eleştirinin bilincinde olmayan, seçici olmayan okur da vardır kuşkusuz. Bunlar da herkes gibi okuyucudur, ancak gerçek yazın okuru, etkin okur değildirler. Yanlış sonuç çıkarılmasın, asıl erek bu insanların da bilinçli biçimde yazına, yazınsal kitap okurluğuna kazandırılmasıdır.
Derinlikli yazın, derinlikli incelemeleri gerektireceği gibi doğal olarak gereksinir de. Ancak, hafif, sığ, piyasa işi, modaysa ben de kullanayım, «light» bir «popüler» yazın da bu düzeyde yine «popüler tanıtımlar«la yetinmek zorundadır. İzleyenler olmuştur, söz konusu yazarlarla ilgili birçok da yazı, çeşitli dergilerde yayımlandı. Hem de ciddi anlamda. Ancak alışıldık biçimiyle, akademizme varacak ölçütlerde bir eleştiri olduğu söylenemez bu yazıların. Bu yazıların büyük bir bölümü olumsuzlamaydı, önyargılar dışında eleştirinin mutlak olumlama önermesi gerektiği de söylenemez, ama nesnel olma -hatta bilimsel olma demeli buna- zorunluluğu vurgulanmalıdır.
Bir garip nokta da şu: Kim yazdı anımsamıyorum, belki de Feridun Andaç‹tan okumuşumdur, ama Yaşar Kemal‹in «Bir Ada Hikâyesi» dörtlemesi ya da ırmak romanının birincisi Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana üzerine tek yazının yazılmış olması dikkat çekici değil midir? Elif Şafak ve Orhan Pamuk‹un daha çok «eleştiri» aldıkları, üstelik bunların hepsinin olumsuzlama içermediği de biliniyor, ancak Murathan Mungan ve Perihan Mağden‹le ilgili olarak daha az yazı çıktığı söylenebilir. Necmiye Alpay‹ın saklayamadığım yazısı galiba yine Radikal Kitap‹ta yayımlanmıştı. Perihan Mağden‹in romanını bayağı da «olumlayan» bir yazıydı bu! Murathan Mungan‹ın romanı için de A. Ömer Türkeş‹in ciddi sayılabilecek bir yazısını Virgül Dergisi‹nde okudum. [6]
Popüler, bol tanıtımlı, pompacı, moda yapıtlara karşı hep önyargılı ve soğuk dururum. Bundan daha doğal bir tutum da olamaz bana kalırsa. Bu yüzden de bu tür yapıtları hep geç okurum. Bu kez zamanım da uygun olduğu için ilk kez erkenden okudum Murathan Mungan ve Perihan Mağden‹in kitabını. İkisiyle ilgili olarak yazmayı hâlâ da düşünüyorum. Yazmak istiyorum en azından. Bu durumda Celâl Üster‹e sorulması gereken şudur: Bu «eleştiri» yazıları nerede yayımlanıyor, yayımlanabilir? Bu yazarları «peşinen», nerdeyse önsel (apriori) olarak destekleyen bir dergi yayımlar mı salt olumlama/olumsuzlama ölçütleri dışındaki bir yazıyı? Celâl Üster bu sorunun yanıtını vermiş midir kendisine?
Bir not da şu: «Eleştiri neden yok?» diyenler için, Celâl Üster‹in yazdığı dergide Sevengül Sönmez‹in ilginç yazısı bir yanıt gibiydi. [7] Hasan Bülent Kahraman‹ın bir eleştiri kitabından söz ediyordu bu yazı. Eğer Celâl Üster‹in dediği gibi gerçekten yazarlar da eleştiriye gereksinim duyuyorlarsa, iyi eleştirilerde buluşmak gerekiyor.
Bu «küçücük» bir dokundurma yazısıydı! Eleştiriyse bambaşka bir şey. Yayımlanacak yer olduktan sonra neden eleştiri yazılmasın? Çünkü eleştiri öncelikle okur için yazılsa da bazı yazarların da ciddi anlamda eleştiriye gereksinimleri olduğu görülüyor. Kuşkusuz bilimsel/nesnel eleştiriyi «iplemek» isterlerse!

Aydın, 25 Ağustos 2002

[1] Radikal Kitap, sayı: 74, 16 Ağustos 2002
[2] Celâl Üster, «Eleştirisiz Edebiyat…», Radikal Kitap, sayı: 74, 16 Ağustos 2002
[3] İhsan Yılmaz, Söyleşi, «Fethi Naci: Benim Kişiliğim Marksizm’le Tamamlanıyor», Hürriyet Gösteri, sayı: 239, Temmuz 2002
Bu söyleşiden konuyla ilgili olabileceği için birkaç cümle seçiyorum: «Bir kız çıkıyor, hayatında ilk defa roman yazıyor ve Radikal gazetesinde yazdığı için kitabının çıktığı gün üç sayfa reklam yapılıyor.» İkincisi de şu: «İçlerinde belki iyi şeyler yazanlar da vardır. Hani o topuklu, iskarpinli roman falan var ya… Ama benim onları okumama imkân yok. Tiksiniyorum çünkü. Belki duygusal davranıyorum ama ben onu okumam.»
[4] Bkz. Semih Gümüş, «Edebiyatın Topluma Dönük Yüzü ve Yaşar Kemal», ve «Romanı Yücelten Bir Roman Ormanda Ölüm Yokmuş», Adam Sanat Dergisi, sayı: 198 ile 199, Temmuz ve Ağustos 2002
[5] Tahir Abacı, «Edebiyat Parçalanıyor mu?», Milliyet Sanat Dergisi, sayı: 521, Ağustos 2002
[6] A. Ömer Türkeş, «Benzeşmeler», Virgül Dergisi, sayı: 53, Temmuz-Ağustos 2002
[7] Sevengül Sönmez, « ‹Eleştiri Neden Yok› Diyenler İçin», Radikal Kitap, sayı: 74, 16 Ağustos 2002