I
Şunu anladım; dudakların
Elleri ayakları var
Dudakların dudakları var
Öpüşen
II
Kedi
Bütün gün
Yeni yüzyılı bekledi
Ben yorgundum
III
Yıllarca deniz şiirleri yazdım
Kara dedi ki: Ey şair
Deniz annense ben babanım
Beni niye unutuyorsun
IV
Gecenin bu ilerlemiş saatinde
Yalnızlık sadece ama sadece kendi şarkısını mı söyler?
Gece bitecektir bir gün ama
Yalnızlığın adımları bitmeyecektir
V
Yeryüzü bozar dengeleri
Ruhlar eşittir oysa
Ne yazık ki biz bu –meleklerden adi– gökyüzünü de
Başımızın üstünde taşıyoruz
VI
Ne kadar aşağı
Çekmek istese de toprak
Ruh denen ışık kelebeği
Uçucudur
VII
Ölüm geliyor göstere göstere
Hemen fark ediyorsunuz; gördünüz!
Hayat diyor ki: Ben çok şey gösterdim ama
Bana kördünüz
VIII
Bir çizgi – uzanamıyorum Tanrı’ya
Tanrı’dan başlasa da
İşte sonsuzluk bu
Ruhların kolayca kat ettiği mesafe, mesafesizlik ya da
IX
Dağlar bir sorudur ovalara
Dünya bir sorudur yıldızlara
Kadın bir sorudur yalnızlığıma
Şiir bir cevap mı değil mi bütün bunlara
X
Dut ağacı diyor ki
Bir kış şiiri yazsam
Yaya kalırdı şairler
Ve serçelerle yapraklar anlardı beni
XI
Kocaman kocaman yazsam da
Bu şiiri kendi küçük duvarıma
Bir gün elbet anlaşılacak
Tek şairin Tanrı olduğu
XII
Gözyaşlarımı gözlerinde görmek istiyorum
Alkışlayın hüznümüzü
O’nun gözlerinde benim yaşlarım
O’nun yaşlarında benim gözlerim
XIII
Bir karaböceğe rastlayacaksın diyor içimdeki ses
Rastlamıyorum; belki böcek oynuyor benimle
Ama biliyorum
Ne Tanrı Doğa’yı aldatıyor ne de Doğa Tanrı’yı
XIV
Dünya bir portakal gibi yanıp tutuşunca
Ben bir yağmur gibi seni beklerim
Dünya bir ölüm gibi bitip tükenince
Ben yeni bir dünya gibi seni beklerim
XV
Gölgem parçalanıyor
Rüyam parçalanıyor aslında
Demek ki ışığım parçalanıyor
Senin yüzünden senin yüzünden senin yüzünden
XVI
Bu seslerin içinde başka sesler var
Bu renklerin içinde başka renkler
Bu ışıkların içinde başka ışıklar
Galiba keşfedilmemiş gerçek bu
- Yorum yazmak için giriş yapın ya da kayıt olun