kuzey yıldızı - özgür macit

Vedat Kamer tarafından Per, 14/09/2006 - 13:11 tarihinde gönderildi

Kuzey Yıldızı, bildiğiniz gibi, insanların umutsuzluklarında gökyüzünde onları hep aynı yerde bekledi. Yıldız ışığının bize düşündürdüklerini paylaşmak için çıktık yola. Sorumluyduk dostlara ve düşünmedik ne olurdu hava bulutlu olsa… [ocak 2001]

Bir kış gecesiydi ya hatırlamıyorum hava nasıldı. Ben nadiren yaptığım üzere gece yarısından sonra uyanıktım ve kader işte, tam o vakit, bize yollarımızı birleştirmemizi salık vermeye karar verdi. Ben gördüydüm ya yıldızlardan gelip yüreklerimizdeki pıhtıyı alıp götüren beyaz kanatlıyı, güvenemezdim henüz tanımadığım birine, söyleyemedim ona. Bir gece sivrisinek vızıltılarının altındaki Çukurova’ya uzanıp tertemiz gökyüzünü seyrederek anlattım onları göğün gizli iblisine.
Kuzey Yıldızı bize gökten üçüncü kez göz kırptığında o, çoktan Zeus’un ona bir doğum gününde aldığı sulu boyalarla gökteki yıldızları boyamıştı. Ben suç ortağıydım, ona gereken doğru fırçayı bulduğum için. Denizin gardiyanı onun rengini bozduğumuz için peşimizdeydi. Hangi yıldızın ışığına sığınsak, açıkta kalıyorduk.
Hani Kurbağa ile Boğa hikâyesinde, kurbağanın boğa kadar olacağım derken, göz göre göre çatlaması vardır ya; işte yıldızlar da aynen o şekil, gök kuşağının renklerine parçalandılar ve sırf bizi yargılamak için geriye toplaştılar. Dünyada asla adil olamayacak bir mahkeme vardıysa, o da buydu. Onun kalbini çıkardılar ceza olarak, benim de umutlarımı çaldılar.
Mahkeme çıkışı dört yöne giden yollar vardı önümüzde. Biz ‘şimal rüzgârıdır’ oradan esen diye, kuzeye gidenini seçtik. Bu umuda atılan ilk adım değildi ve hiçbir adımın adı ‘son adım’ olmayacaktı…
O, sulu boyaları aldığı için Zeus’a kızmaya başladı. Sonra kumdan kaleler yapamadığı için çakıltaşlarına… Hayatındaki insanları, belediye otobüsünün her durakta indirdiği yolcular gibi indiriyordu hayatından.
Sonra ben dağlara çıktım ve orada şunları yazdım:

Ayrılıklar acıdır
Ve garlarda olur

Seni sevmek
Balkanda (ç)ölmenin ko(r)kusudur

Sonra ben şimale kendimi kaptırmışken, farkına varmadan, yıldızları kaybettim. Ama yönümü bulmakta pek zorlandığım söylenemez. Çünkü doğru yönü gösteren Kuzey Yıldızı’ydı.
O ise yıldızların gerçek birer renklerinin olmadığını çok geç anlamıştı. Yıldızların herhangi birinin, diğerlerinden farkı olmadığını anlaması için ne kadar süre geçeceğini düşünmek bile istemiyorum…
Sonuçta o Kuzey Yıldızı’nın sahiplerinden biri…