yeşil bir karamel poşeti çıktı defterimin arasından. içine sesimi koyup kapattım. sen duyma ve umutlanma diye. umut zehirli… kaldırım serçesi çalındı kulağıma. ben o değildim. ben hiç üçüncü şahıs olmadım zaten.
şimdi uzak yollara giderken yine yanımda sen var. o değil. ben onu aldım hep, sen yaptım. sen şimdi oysan, al eline kalemi defteri. üzülme hiç. kırmızı ile başla yazdığın şiirlere benim için. sadece küçük defterlere yaz. onlar gibi. öyküye kaçma. bana kaçma. as time goes by. illaki saklanman gerekiyorsa kendi içine saklan. nefesini tut, ellerini kavuştur birbirine. beni tutma. tutama. çünkü utancından elleriyle yüzünü kapatan küçük bir kız çocuğuyum hâlâ. kapılarını yüzüne kapatan. kırmızı tebeşirlerle sek sek çiziyorum sokaklara. tutamazsın. o yüzden bana gelme.
git. gitme. bende kalma sadece.
dur bekle. yine dön geri. almak istediklerini toplayana kadar ayrılma buralardan. daha çok gökyüzü. daha çok deniz. daha çok alkol. daha çok beyoğlu. geri kalan her yer pis gurbet. her yer zehirli beyoğlu’nun dışında. sen buralarda kal. git ama geri gel hep. benim gibi.
fark ettin mi ne kadar çok benziyor işaret parmaklarımız? saçlarımız… kırmızılarımız… ellerimizi tutan olmadı mı hiç? koskocaman olduk bırakamadık mı emziklerimizi?
hep yanlış sokaktaydık…
ama şimdi. en azından şimdi(lik) masmavi bir masalım var benim. güneşin altında altın rengi kalemimle masmavi masalımı yazıyorum. yazamıyorum. pamuk prenses ve prens.
sen bana gelme, bana saklanma! kapalı…
- Yorum yazmak için giriş yapın ya da kayıt olun