sayı: dört

gitmeliyim - kadir sönmez

Vedat Kamer tarafından Pt, 05/02/2007 - 19:18 tarihinde gönderildi

Her şiir ayrılıktır,
Bedenim tutsak
Bu kentte…

/»Gitmek», her akşam biraz daha
Güçlü bir istek/

Yollar özgürlüğü gizler
Beyaz çizgilere.
İçimden gelen: yalnızca koşmak!
Beni bekleyen denizlere…

         («gitmek» umuttur, farkında olanlara…)

yaşamı yansıtan aynalar, günlükler... - zafer yalçınpınar

Vedat Kamer tarafından Pt, 05/02/2007 - 11:20 tarihinde gönderildi

Edebiyat ve sanat dünyasından tanınmış kişiler tarafından yazılan günlükler, tüm gerçekliğiyle yaşamı yansıtan birer ayna olarak karşımıza çıkmaktadır. Günlükler, yazarlarının iç dünyalarını kurgusuz bir biçimde sergileyerek günlüğün sahibine ilişkin ayrıntılı bilgilere birinci elden ulaşmamızı sağladıkları gibi, yazıldıkları dönemin önemli olaylarına ilişkin tarihsel belgeler olarak da önem kazanırlar.

yekesi kırık kayık - tayfun ışıldar

Vedat Kamer tarafından Pt, 05/02/2007 - 11:03 tarihinde gönderildi

içimde sonsuz bir gece karanlığı
bulabilirsem sesimi,
bağıracağım arkadan,
çek çıkar beni…
gözleri bağlı bir çığlık,
dudaklarımda
sorgulardan geliyorum,
«aç kapıyı bezirgânbaşı, aç kapıyı bezirgânbaşı»
kapı hakkı ne verirsin?
yekesi kırılmış bir kayık

04.07.2002* - sinem sipahi

Vedat Kamer tarafından Pt, 05/02/2007 - 10:51 tarihinde gönderildi

Bozulmuş saatime bakıyorum. Çizik içinde… Kısa olanı neydi? Hangisinin hangisi olduğunu bilmeden onlardan bir şey beklemek saçma. Uykum var. Saniyeler gözlerime batıyor. Göz açıp kapayıncaya kadarla dinlenilmiyor. Sırtımdakileri kenara koyup tabureye oturuyorum. Bir an bedenim yokmuş gibi geliyor, bedenim yokmuş ve ben nedensiz bir varlıkmışım gibi… Büyük boşluk… Birileri gitti, birileri günü –bu en olmadık zamanda; en göz kamaştırıcı, en akıldan çıkmayacak saatte– caddenin ortasında bıraktı ve çekip gitti. İnanılmazdı tüm olanlar; özellikle bu kadar ferahken, tam da bu zorunlu birlikteliğe alışmışken bu olanlara inanılmazdı. Kulağa hoş gelen kelime oyunlarına bağımlı olmak, terk edilmekten daha çok kırardı kalbini. Ama ikisi de kendilerine birer yer bulmuştu saatlerin arasında. Aralarında geçenleri kimseye anlatmazdı. Hayatında çok güvendiği candan varlıklar yoktu.
Gittikçe fazlalaşan yerçekiminin insanı boğduğu zamanlar en zor geçenlerdir. İçinden çıkılmaz bir karton kutunun içinde, kollar, bacaklar bağlı debelenmek kadar anlamlıdır sakinleşmeye çalışmak. Sinirli saatler zor geçer dedim.

gece getirilen kızı sevdim - hamdi özyurt

Vedat Kamer tarafından Pt, 05/02/2007 - 10:48 tarihinde gönderildi

Evimiz tek katlı, eski bir demiryolu lojmanıydı. Misafirsiz günümüz yok gibiydi. Tren yolcuları beklerdi bizde.
Evimiz daracıktı, ama gönlümüz genişti. Gecenin herhangi bir saatinde kapımız çalar, birkaç uzak akraba ya da köylümüz damlardı içeri. Annem uyanır, üşenmeden onlara yemek hazırlar, yataklarını yapardı…

ikilem - gökçen göksal

Vedat Kamer tarafından Pt, 05/02/2007 - 10:46 tarihinde gönderildi

Sözcüklere asarsın saksı diplerinde yeşeren lanetli vücudunu
Çıkarıp yeşillik tadına gebe duygularını
Ahşap binaların cumbalarına peşkeş çekersin

Önemlidir
Çiğnediğin gölgelerin üzerinde kalan ayak izlerin.

Parmak hesabıyla kanatılır geçmişin izdüşümü.
Ansızın bahar düşebilir üzerine
Tüm yabaniliğine rağmen ayaklarının dibinde
Küçük bir kız çocuğu açabilir.

Ellerin yabancı bir ülkenin renklerinde
Uysal resimler doğurabilir.

Tanımadığın kokulara yaslanıp
Uçurtma kuyruklarında dans edebilirsin.

acı - didem seven

Vedat Kamer tarafından Cu, 02/02/2007 - 23:38 tarihinde gönderildi

Elimde kan kokusu, tütünle karışık
Yitik bir ömrün enkazına dokunmuşluk
Acıyla doğan güne, kaldırdığım kadehler…
Her girişinde odaya güneşin,
Sen misin diye ayağa kalkmalarım.
Nerdesin, canımın suyu nerdesin,
Yetti artık kaçmaların, gitmekliğin
Ben burdayım sen, sen nerelerdesin

umutlar - vedat kamer

Vedat Kamer tarafından Cu, 02/02/2007 - 23:36 tarihinde gönderildi

yalnızlığının bitişinin mutluluğu
dönüştü yıldızların ışığına
kan gözyaşları ise bitmişti
rüzgârın onları uzağa götürmesiyle
umutlar yeşermişti kuzey yıldızının ışığıyla
gümüş bir ağacın gölgesi kadar huzurlu
sessizliğin sözcüklere dönüşmesi kadar güzel
ve dostluğumuz kadar ölümsüz

3 Ocak 2000