özge dirik

fakir uyak - özge dirik

Vedat Kamer tarafından Çar, 14/02/2007 - 08:27 tarihinde gönderildi

ölümden önceki uyak
yaşamak adına ağzımdan kaçırdığım kuşlar,
kim bilir şanslarını kimin üzerine pisliyor.

ölümden önceki dudak
—suratın sırat olsa
geçemezdim gözlerinden
kaç kan aksa— ile tavladığım kadın
kim bilir hangi efendinin valsinde tırnak yiyor.

ölümden önceki tuzak
traji-kolik hayatımın tirajı komik öyküleri
süs arıyor bir yanım intiharlarıma
cinayet süsü.

ölümden önceki uyak
konaklaması bir ipte iki cambazın
sevişerek mümkün ancak…

[10 eylül 2002] {290}

bor'un pazarı - özge dirik

Vedat Kamer tarafından Çar, 14/02/2007 - 08:26 tarihinde gönderildi

aynı kadınla ikinci defa evlenmek,
ikinci defa yakılan sigaranın ağır tadı,
ha bitti, ha bitecek…

aynı kadınla üçüncü defa evlenmek,
denizin demlediği vapur çayı,
ama pahalı.

aynı kadınla dördüncü defa evlenmek,
bohçacılar topluyorlar kalanları,
ısrarkâr geçimsizlikten hoşnut şehrin baro’su.

aynı kadınla beşinci defa evlenme.

[5 eylül 2002] {285}

özge dir/ik¹’in bütün şiirleri’ne başlangıç denemesi²

Vedat Kamer tarafından Çar, 14/02/2007 - 08:11 tarihinde gönderildi

özge dirik, 14 ekim 1978’de manisa’da doğdu. öğrenimini odtü iktisat bölümünde tamamladı. şiirleri ağır ol bay düzyazı, hece, kuzey yıldızı, öteki-siz, pencere, varlık gibi dergilerde yayımlandı. kuzey yıldızı’nı yayıma hazırlayan ekipte yer aldı. 27 ağustos 2004 tarihinde yaşamına son verdi.

ikincil ruhla pisuar buluşmaları - 6 - özge dirik

Vedat Kamer tarafından Pt, 12/02/2007 - 19:43 tarihinde gönderildi

bazen dur.
jüriye mastürbasyon yaparcasına savunduğun şeyleri savur.
beynini şehvet kemirirken, bacak aranı örümcek ağlarının istila etmesi neyi doyurur?
öfkeyle yaşamayı öğren.
er ya da geç akrep yavrularının meskeni olacak göz çukurların;
«gözüm gözüm, güzel gözüm» diye mırıldanarak şakalaşacaklar içinde, o saydam yargıçlar eriyince.

bazen dur.
acının huyunu bezen.
bir düş ezberle kendine.
her değerlendirdiğin fırsat bir içimlik satışıdır içinin.
hem düşün;

kim-lik - özge dirik

Vedat Kamer tarafından Pa, 11/02/2007 - 23:12 tarihinde gönderildi

1. kimseler

ne güzel büyüdük
kimseler bilmeden bizi.

tahrip gücü yüksek bir çocuk
hayatı budama peşinde şimdi…

2. kimse

ne güzel büyüdük
kimseler bilmeden bizi.
sidik kokusu, ısırgan şişiği
el arabasında taşıdık birbirimizi.

umut sendeler, her çakıltaşına inci deyince
akrep sinsi sinsi gülerdi halimize.
tahrip gücü yüksek bir çocuk
hayatı budama peşinde.

3. kim

ne güzel büyüdük
kimseler bilmeden bizi.
rutubet kokardı biraz
yer yatağı hayalleri.

ikincil ruhla pisuar buluşmaları - II - özge dirik

Vedat Kamer tarafından Cu, 09/02/2007 - 01:30 tarihinde gönderildi

Hayatıma sevimli bir parantez edasında girip, bordrolarıma tüneyen kadınları da sevdim. İşte aşk bu; havada attığınız parendeler kadar suya nasıl girdiğiniz de önemli.

Aldatmak ve ihanet etmek fiillerinin ayrımında yaşadım, sonunda anladım; aldatmak birinci tekil hali bu boşaltan muslukların kazandığı havuzda. Siz sırtınızı dönünce aldatmanın üçüncü tekil haliyle anılıyorsunuz, ihanetle.

Müzikle aramda hiç bir samimiyet olmadı, ki üzerlerine en güzel şiir kreasyonlarını geçirip podyuma çıkan notalarla farkı yoktu mankenlerin.

ikincil ruhla pisuar buluşmaları - I - özge dirik

Vedat Kamer tarafından Per, 08/02/2007 - 13:29 tarihinde gönderildi

Tanrı ile en çok annem öldüğünde tanışmak istedim, ama o yine keşmekeş kuralları ile oynaşıyordu.

İki asansörün de çağır tuşuna birlikte bastım hep, bu anlamda aldattım kadınları. Ama ben en son gelen asansöre biniyor, yolumu ezberimle değil hayallerimle buluyordum. Aldatılacağını düşünen kadınları aldattım en çok, onlarla kalarak.

Şansımı hiç görmedim. Truva atının kıymıkları vücuduma battı da tetanostan öldüm sanki. Ya da koskoca Truva zaferinden sonra vezir olmuş bir piyon olarak dönerken sarayına, karısının sersem sevgilisi tarafından sapan ile öldürülen bir fetihçi talihsizliği yaşadı hayatım.

ekmek arası patates - özge dirik

Vedat Kamer tarafından Per, 08/02/2007 - 13:28 tarihinde gönderildi

defolu gençliğinin ucuz pavyonlarında,
–git başımdan mı– sandın hayatı.
günde sekiz litre alkol vermesi için doktorun
şizofren olmalı ilkin.

senin dünya sandığın yuvarlak
–annenin güvelerini beslediği çeyiz sandığı–
senin dünya sandığın yuvarlak,
hâlâ öküzün başındaki bela.
bir denge tutturmuş o da,
dönüyor canı sıkıla sıkıla.

Azrail’i kan tutsa da,
sen yine de ortalıkta kesme bileklerini.
olur da kurtarırsa seni emniyet şeritleri,
ahiret için vazgeçtiğin şeyler kalmaz
kapışılırsa bileziklerin.
ayrılık bu,