vedat kamer

umutlar - vedat kamer

Vedat Kamer tarafından Cu, 02/02/2007 - 23:36 tarihinde gönderildi

yalnızlığının bitişinin mutluluğu
dönüştü yıldızların ışığına
kan gözyaşları ise bitmişti
rüzgârın onları uzağa götürmesiyle
umutlar yeşermişti kuzey yıldızının ışığıyla
gümüş bir ağacın gölgesi kadar huzurlu
sessizliğin sözcüklere dönüşmesi kadar güzel
ve dostluğumuz kadar ölümsüz

3 Ocak 2000

söyleşi: nurullah can

Vedat Kamer tarafından Sa, 30/01/2007 - 12:12 tarihinde gönderildi

Kuzey Yıldızı: Son şiirlerinizde ölüm temasını işlemişsiniz. Bu hüzün, bu küskünlük neden?
Nurullah Can: Ben küçüklüğümden beri hüznü ve karamsarlığı yoğun olarak yaşamış biriyim. Önceleri siyasal kargaşa içinde ölen genç arkadaşlarımızı şiirlerime alıyordum. Seksenli yıllarda yazdığım şiirleri bu gruba alabilirim. Doksanlı yıllardan itibaren ilerleyen yaşımın getirdiği ölüm ve yaşlanma konuları şiirlerime egemen olmaya başladı. Bu eğilim şiddetlenerek devam ediyor.

KY: Yazma eyleminizin hayatınıza yansıması ve hayatınızdaki önemi nedir?
NC: Çok küçük yaşlarda okumaya, hem de sistemli okumaya başladım. Edebiyat, felsefe, tarih, coğrafya, bilim alanlarında ayırt etmeksizin okuyordum. Ama yazmak hiç aklıma gelmiyordu. Sonra bir gün kahvede otururken önümdeki kâğıtlara bir şeyler yazmaya başladım. Daha sonra yazdıklarım üzerinde daha çok çalışmaya ve işlemeye başladım. Bu yazma eylemi benim için önemli bir yaşam biçimi haline geldi. Yalnız ben çok az yazan bir şairim. Yirmi yedi yılda sadece yüz kırk beş şiirim oldu. Bunun da yüz otuz beş kadarı yayımlandı. 2001 Ekim ayından beri bir dize olsun yazamadım. Sanki şiir beni bıraktı gibi bir şey. Bu da beni çok korkutuyor.

aydınlatan bir kitap: avuçlarımızdaki cennet - vedat kamer

Vedat Kamer tarafından Sa, 30/01/2007 - 11:57 tarihinde gönderildi

“İlk söz en zor sözdür” diye başlıyor Attilla Erdemli kitabının İlk Söz’ünde. Yine burada da sözün doğruluğunu ortaya koyuyor.
Avuçlarımdaki Cennet kitabı beş denemeden oluşuyor. Bu kitaptan düzyazılar beklemeyin. Karşınıza mısralar biçiminde yazılmış metinler çıkacak. Denemeler şiir değil ama bu şekilde düşünülmüş. “Anlatıda güzellik önemlidir” diyen Erdemli’nin asıl kaygısı bilgi’de.

pusula - vedat kamer

Vedat Kamer tarafından Sa, 30/01/2007 - 11:42 tarihinde gönderildi

“Şiir bir umutsuzluktur. Elbette bir umutsuzluktur. Niçin mi? Umutsuz olmayan adamlar şiir yazamaz. Umutsuz olmayan adamlar resim yapamaz, mimar olamaz. Yaratıcı olamaz. Bu dediğim elbet yaşadığımız dünya için bir söz. Çünkü kâğıt bir umutsuzluktur. Boş kâğıt… Tuğlalar, briketler, çimentolar, hepsi umutsuzluktur. (…) Onların içinden bir umudu bulmaktır şiir. Onu bulmak için yazıyorum ben de… Birdenbire, bütün bu dünyada, deli olan bu dünyada tek akıllığı, uslanmadan akıllığı anlamaktır şiir. Ben haberciyim, deprem habercisiyim.” - Can Yücel

eller:

…onu bu kadar çok sevdiğini hep gizlemişti. Bu düşüncelerle yanaşmıştı Kadıköy İskelesi’ne. Yürürken onu gördü. Güvercinlere yem atıyordu. Soğuktan yüzü kızarmıştı. Ona doğru koştu. Tüm hasretiyle sarıldı, saçlarını kokladı, öptü. Elini tuttu, soğuktu. Her zamanki gibi avcunun arasına aldı ellerini…(6 Ekim 2001)

pusula - vedat kamer

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 16:17 tarihinde gönderildi

“Yaşam, yüksek anlamlılık yüklü ender tek anlardan, ve bu anların olsa olsa gölge görüntülerinin çevremizde gezindiği, sayısız aralardan oluşur. Sevgi, bahar, her güzel ezgi, dağlar, ay, deniz - herşey ancak tek bir kez tam yürekten dilegelir: bir biçimde, söze tam olarak hiç gelebilirse. Çünkü birçok insan bu anıları hiç yaşamaz; onlar, gerçek yaşam senfonisinin araları ve duruşlarıdır.” – Nietzsche

I

bahar sıkıntısı - vedat kamer

Vedat Kamer tarafından Ct, 04/11/2006 - 18:05 tarihinde gönderildi

baharda yalnızlık gibiydi
yağan dolu gönlüme
şimdi sadece biz olurduk
nisan yağmurunda sahilde
ıslanırdık ıslanırdık
                       birlikte

yalnız bir adaya
hırçın dalgaları vurur ihanetin
ışık yok gecede
sen yoksun yine
bahar aldatıyor ikimizi de

yağmura dönüşmüş gözyaşlarım
rüzgârla uzaklara

söyleşi: tekin gönenç

Vedat Kamer tarafından Cu, 29/09/2006 - 13:47 tarihinde gönderildi

Kuzey Yıldızı: Edebiyat dergileri hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Tekin Gönenç: Edebiyat dergileri son zamanlarda oldukça çoğaldı ve iyi ki de çoğaldı. Yeni dergiler aracılığıyla, amatör yazarlara ve yolun başında olan gençlere olanaklar yaratılmış oldu. Herhangi bir nedenle hakkını alamamış, belirli dergilerde yayınlanması gerekirken yayınlanmamış eserlere ve bu eserlerin yazarlarına yararları açısından, edebiyat dergilerinin çoğalmasının çok önemli bir girişim olduğunu söyleyebilirim. Bu tip yayınlarda süreklilik çok önemlidir. Ülkemiz koşullarında zor olmasına karşın dergiciliğe başlarken, derginin sürekliliğine inanmak ve devamlılığı ilke edinmek gerekiyor. Bu olmayacak bir şey değildir. Türkiye’de hep süregelen, özellikle şiir ortamında kendini gösteren bir durum da şudur: dergiler yayın hayatına başlarken bir bildirge yayınlarlar. Bu bildirgede derginin hangi amaçla yola çıktığından ve hâlen nasıl bir poetika izleyeceklerinden söz ederler. Fakat zamanla dergiyi yönetenler bazı nedenler yüzünden bildirgenin dışında kalabiliyorlar. Derginin bildirgesinde sözünü ettiği poetikanın sık sık dışına çıkması, derginin kimliğinden ödün vermektir diye düşünüyorum.

pusula - vedat kamer

Vedat Kamer tarafından Cu, 29/09/2006 - 12:38 tarihinde gönderildi

«Önümde uzayıp giden, geçmişimdir. Kendimi ona farklı gözlerle bakar kılmalıyım, dünyayı ona farklı gözlerle bakar kılmalıyım, Tanrı’yı ona farklı gözlerle bakar kılmalıyım. Onu görmezlikten gelerek yapamam bunu, ya da küçümseyerek, ya da yücelterek, ya da yadsıyarak. Onu yaşamamın, kişiliğimin geçirdiği evrimin kaçınılmaz bir parçası olarak kabullenmekle tam yapılabilir bu ancak: acısını çektiğim her şeyi onaylamamla.» - Oscar Wilde

angelica - duncan patterson (çev: nilgün birgül, vedat kamer)

Vedat Kamer tarafından Per, 14/09/2006 - 12:58 tarihinde gönderildi

bu akşam neredesin?
yıldızların aydınlattığı cennetin kır çiçeği
                 hâlâ uçmanın büyüsünde.
özgürlüğe ağıt yakar saplantılar

değişti anlamlar ebedi bir sözcükle
oysa ben hâlâ yanıyorum senin ateşinle
hiç bitmeyen, sahte bir maskeli balo
vadedilmemiş, bulanık aşkın tadı aynı değil ki

ve hâlâ merak ediyorum hiç aynısını merak ettin mi
ve hâlâ merak ediyorum…