söyleşi: vecdi çıracıoğlu
<img align=»right» style=margin-left:10px» src=»/sites/default/files/styles/medium/public/images/ky07_06_gulenayc.jpg» />KY: «Faretin» adlı öykünüzde içki masalarına konuk olan bir farenin hikâyesini anlatıyorsunuz. Öykünün içerisinde ilerlediğimizde Faretin’in güçsüz ve yoksun bir insan karakterini simgelediğini hissediyoruz. Bu saklı karakterden ve onun niteliklerinden bahseder misiniz?
VÇ: Faretin, gerçek bir fare. Adını öyle koyduk ve öyküde olduğu gibi kıyı insanlarının arasında o da yerini bir şekilde aldı. Günlerce bir arada yaşandı ve bir gün kendi içgüdüsüne dayanamayarak yaptığı haşarılığın sonucunda hayatından oldu. Öyküyü kurgularken onun fare mi yoksa bir insan mı olduğu konusunda okuyanı tereddüt içinde bırakacak izlenimler vermeye çalıştım. İnsan, her ne kadar yeryüzünün en gelişmiş varlığı olsa da bazı durumlarda güçsüz ve yoksun kalıyor. Örnek istersen, 1999’da yaşadığımız deprem ve kendini dünyanın jandarması sanan Amerika’da İkiz Kuleler’in başına gelenler. Bu doğal ve sosyal olaylar karşısında güçsüz ve biçare insanoğlu, tek başına kalıp da yaşama bir planör örneği pike yaptığında, dünyanın en zeki hayvanlarından biri olmasına karşın, arada bir, bir fare kadar da güçsüzleşecektir.
Faretin bitirmekte olduğum romanımın kahramanı. Akut paranoyak, izlendiğini düşünen –evde kalmış!– bir şair ve yazar. Ruhsal sorunları olduğundan zaman zaman kişiliğinde başkalaşım geçiriyor. O, bir çokpaltolu…
- söyleşi: vecdi çıracıoğlu hakkında Devamını oku
- Yorum yazmak için giriş yapın ya da kayıt olun