sayı: yedi

sen gelirsin aklıma - aziz kemal hızıroğlu

Vedat Kamer tarafından Çar, 07/02/2007 - 19:43 tarihinde gönderildi

gecikmiş bir çabaya çoğalır bazen parmaklarımız
telefon tuşları, yarım kalmış günce, avuç dolusu ter
tam orada bir düş-insan, senfoniye gök mavisi giydirmiş
sen gelirsin aklıma

anılar yaklaşır uzaklaşır, acılar eskir yenilenir
yüzümün camları kırıldıkça yara geçmez, ağrı dinmez
tam orada bir gerçek, hava gibi su gibi toprak gibi
sen gelirsin aklıma

haritalardan silinir gider kendini yenilememiş hayat
sevgisini eksik taşıyan suyla hangi menekşe büyür
tam orada sıkı bir dost, kirpiğine rüzgârlı şebnem yüklemiş

pusula - vedat kamer & zafer yalçınpınar

Vedat Kamer tarafından Çar, 07/02/2007 - 19:41 tarihinde gönderildi
«Şiir neyse odur, anlaşılmasa da, anlaşılsa da.» – Melih Cevdet Anday (Çerçeve, Nisan 1989)

I / h , a , r , f , l , e , r

Gecenin sessiz karanlığı beni terletiyor. Şakaklarımdan damlayan harfler, kâğıtların masum beyazlığına tecavüz ediyor. Sonra harfler birikiyor ve kelimelere dönüşüyor. Ardından kelimeler birleşerek cümleye teşebbüs ediyor. Yazının armonisi sürekli değişiyor. Her saniye, her dakika, her saat, tik tak, tik tak, tik tak.
Gecenin karanlığında, harfler damlıyor şakaklarımdan kâğıtların masum beyazlığına…
H,a,r,f,l,e,r k,e,l,i,m,e,l,e,r,e k,e,l,i,m,e,l,e,r c,ü,m,l,e,l,e,r,e d,ö,n,ü,ş,ü,y,o,r…
Gece vardiyasında çalışan makineler gibi…
Bir mum var, gece lambasının repliklerini sayıklayan. Emektar mum, masanın sol tarafına dikilmiş, ağlaya ağlaya, tükene tükene çalışıyor. Güzel, nostaljik, derin, ilkel ve sarhoş mum ışığı. O narin mum ışığım… İçimdeki “ben”lerin gölgelerini duvarlarıma yansıtıyor.