sayı: üç

oyun - özgün ulusoy

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 18:27 tarihinde gönderildi

Okuduğun şeyden başını kaldırıp bakıyorsun. Seni yeterince tanımıyorum henüz. Şöyle bir uzanıversem saçına, yırtıcı bir fırtına mı olur gözlerin? Bilemiyorum. İçimde biriktirip durduğum o terk edilmiş bakış açısını sunsam sana, sen de görebilir misin oradan dünyayı benim gördüğüm gibi? Bilemiyorum. En derin türkülerimi vermeli miyim sana?

[isimsiz] - turgut çetin

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 18:24 tarihinde gönderildi

Mektup almış bir mahkûm yüreği
Su sesi duymuş bulut korkusu
İnadına İstanbul
İnadına hasret çektiğim
Alışamadım kendi sesimi duymaya
Alışamadım suçluluğun ağırlığına
Masum olmayı özledim

Sahip olamadığı şeyleri arayan bir gezginci gibi
Sen
Bir fil ölüsü bana
İlgi çekici bir iğrençlikle bakıp
Asaletimi kemiklerimde aradın.

bir katliamın fotoğrafını çekiyor gözlerin - alper akdeniz

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 18:21 tarihinde gönderildi

                yunus bekir yurdakul’a

şiir kokuyor üstün
ıpıslak olmuş palton
çok mu ağladılar omzunda?
anlat bekir abi.

insanlardan kaçıyorum
en çok da kendimden
azalırken güneşin ışıkları
kapatırken kapılarını israil
cesetler üzerime geliyor
yardım et bekir abi,
çocuklar ölüyor.

ne çok doğuyoruz
onlarca yüzlerce doğuyoruz
bir katliamın fotoğrafını çekiyor gözlerim
bu çocuklar kimin bekir abi!

gidiyorum bekir abi
korktum! belki bir durak sonra

dupduru - eylem bal

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 18:14 tarihinde gönderildi

Bir gün batımı başını yukarı kaldırdığında gördüğü bu çağrışımsız rengin ansızın eriyip içine damladığı anı düşündü. Sanki aradan mevsimleri vagonlara doldurmuş upuzun tarifsiz bir tren geçmişti. Bugüne kalanları küçük sefer taslarına koyup geçmişe ufak bir yolculuk yapmaya karar verdi. Kendi rengi yoktu, saydamdı, yüreğine akanlar çoğu kez zihnine uğramadan yüzünde buluyordu anlamını.

sevsiz - fatih özcan

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 18:12 tarihinde gönderildi

evsiz bir uçurtma
süzülürdü
rüzgârsız gözlerine

saçların
bulutlu ellerime
dokunurdu

ağlardım
ay gibi ışıdıkça alnına
yakamoz

gül kokusu
sinerdi
geçtiğin yollara

bu kurak, güz kokan
mevsim utanırdı
söylendikçe adın

dokunduğun
isimsiz çocuklar
gülücüklere boğulurdu

solardı
senden habersiz
seni seven tutsak yürekler

çoğalırdı
sensizliği öğüten
gözyaşı

soru - alparslan nas

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 18:10 tarihinde gönderildi

hangi sevgi senin aradığın
yaprak desenli kaldırım taşlarında bıraktığın
aşkını mı gözlüyorsun?

her geçtiğin yerden
böğürtlen kokuları geliyor
yine mi yırtık
bahardan sakladığın çiçeklerle dolu
pantolonun cebi

hayata hangi umutlar bağlıyor seni
bağcıklarına basıp düşüyorsun
ayakkabının
her baktığında başını kaldırıp
mavi beyaz sonsuzluğa

devamlı atlatıp kedi köpeği
alıyorsun kemikleri
sen
hangi toprağa gömüyorsun
kıkırdak yumuşaklığındaki

dağıtma saçlarını denizin - perihan yakar

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 18:08 tarihinde gönderildi

Bana hüznü getirip bu sonbaharda
Dağıtma saçlarını denizin
Yeni onardım dağılan yelkenlerini
Şarapla sarhoş teknenin

Teni ipek çarşaf gibiydi bir zaman
Kadırgaları durgun
Ne zaman vursam kendimi koyaklarına
İçimi yalardı yeşille şıvgına kalkmış dokunuşu suyunun

Sonra tufandı
Deliren dalgalarında yabancı korsanlar vardı
Ne kısa sürdü ne uzun

Bana hüznü getirip bu sonbaharda
Dağıtma saçlarını denizin
Kaybolduğum koyaklarında
Korsan tuzaklarından uzak
Dil dile
Minik martılar sevişiyordur şimdi
Geceleyin

isveç'in deniz gülü: visby - hamdi özyurt

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 18:06 tarihinde gönderildi

Bir mülteci bu kadar benimseyebilir bir kenti; basık bulutlarını, taş sokaklarını, metal mavisi denizini, ışıklarını…
Başlangıçta ikimiz de ihtiyatlıydık. Günlerce uzaktan uzağa süzdük birbirimizi, tepeden tırnağa inceledik sevgisiz. Tanışmıyorduk; o yüzden kaygılıydık, ölçülüydük, tutuktuk. Onunla ne ortak yanımız olabilirdi ki? Ben suydum o kumdu, ben konuşkandım o suskundu, ben esmerdim o beyazdı, ben gençtim o yaşlıydı, ben insandım o kentti. Benim bıyıklarım vardı onun gemileri, martıları, kiliseleri.

gözlerine eriyeceğim - yusuf varol

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 17:57 tarihinde gönderildi

                Ağlayacaksan dudaklarıma ağla
                Ki kurumasın sözcüklerin

        Dudaklarımı birleştiren ağını parçaladım
aynamda yürüyen örümceğin
Sim suskuyu kendime sapladım gündüzleyin
Sesi dıştalayıp kuruyamadım
Ve hiçbir aşkın içinde kuru kalamadım

        Vahiy oldu puslu gök, acı gri