barış için dört dize!

Vedat Kamer tarafından Per, 08/02/2007 - 14:01 tarihinde gönderildi

Barış dörtlükleri bir aylık bir çalışma sonucunda toplandı. Türkiye’nin yanı sıra Almanya, Hollanda ve Yunanistan’dan da şairler emeklerini bizimle paylaştılar. Bu dörtlüklerde ortak bir sözü farklı seslerden duyacaksınız.

Bu çalışmayı yaparken dünyanın başka ülkelerinde de barış şiirleri etkinlikleri yapıldığını duyduk. Aklın yolu bir değildir evet. Ama ölüme karşı hayat söz konusu olduğunda aklın yolu da birleşir: Savaşa karşı barış, ölüme karşı hayat.

Barışı seçiyoruz biz. SAVAŞA HAYIR!

Ey şairleri Türkçenin
Iraklı çocukların sesiyle
Söyleyin: Şiir barıştır

                                     ― Kuzey Yıldızı

Savaştan Kalanlar ve Barış / Saygın Akbaş
yılda bir kez, masal aynalarından geçiyor
prens ve nazlı, gümüş
bir tay, kanatlarını takıyoruz,
annemiz gözlerini siliyor

Nebahat Akın
yoksulu öldürmek için çabalıyorlar
petrolü başka yerde bulamıyorlar
bomba barut birikti satamıyorlar
barış isteyenler çok atamıyorlar

Irak’sanan Kıyım / Bahar Mucuk Alkan
Top atıyor son umutlar da (kurşun döktürmeli bencilliğimize),
evrenin cüruflu çatlaklarında asitle yıkanmış çocuk yüzleri.
Bağdat’ta bir gömüt-evin tavanında yürüyoruz,
aşağıdan ölü bir annenin ninnisi.

Irak / İlhan Atasoy
Amerika ne kadar
Geri çekilirse
Savaş o kadar
Irak olur

Erol Ateş
Ben önce hayatı sevdim
dostlarımı, arkadaşlarımı, aşkımı sevdim
kardeşçe paylaşmayı sevdim
Ve tüm sevdiklerim için savaşı ve ölümü sevmedim

Mevlüt Aşar
Eser Batı’dan şiddetin rüzgârı
Ateşle zulüm sarar Doğu’yu
Tutulur dilimiz, konuşur silahlar
Ölümle gelir mavi şafaklar

Cengiz Bektaş
Doğadan sevgi damıtır insan
Damla damla
Işık alnımıza
Sevgiden barış

Cenk Bölük
Sumo güreşi kadar
Kısa olsa savaşlar
Barış olurdu belki adı
Dünyada doğan tüm çocukların

Savaş Barında Kanlı Kadehler / Furkan Cumhur Çakır
savaş bar’da dün akşam bir kadeh kan içildi
soğuk damgası kefenlere düşmüş soğuk gecenin
barış meyhanesinde dün akşam kadehlerde sevgi
tokuşturuyorduk elimizle ve kulaklarımızda ölen çocukların sesi.

Dinç Çoban
asker değil, kitap göndermeli
bir de şiir
kumanya niyetine
cepheye…

Arzu Çur
Bağışlasın bizi petrol kuyuları
Uğruna savaşmadığımız yüksek idealler
Kardeşlerimiz de bağışlasın bizi ölmediğimiz için:
Biz aşk özürlüyüz.

Balarıları ve Eşekarıları / Sedat Demirkaya
Toprakla uğraşanı zayıf sandılar
Yiğit yetiştiren anayı güçsüz
Eline silah geçirenler haramiliğe soyundular
Sefilliklerinden çocuklar utanacak yarın
Aynalarından uzak duran zalim eşekarılarının

Aşkı neden kutsamıştık biz
Unuttun mu?

Özge Dirik
kafalarınızı kumdan çıkarıp
namlularınıza karanfil sokun
tek ayağıyla sek sek oynayan
Asyalı çocuğun kırmayın umudunu

Tülay Esat
Bir orduluk palyaço gerek çocuklara,
Birkaç fırın sevgi ekmeği politikacılara
Kan değil gülde, uğurböceğinde, tatlı dilde
Görmek için renklerden kızılı. DUR DE Silahlara!

Aylin Göke
küçüktü kız, gözleri gibi savaşın
soruyordu annesine, bu insanlar nereye yürüyor
barışa doğru…
uzak mı, sorusuyla baktı kalabalığa

Sevgi ve Barış / Kemal Gündüzalp
Bomba değil barış düşsün yeryüzüne
denizler ancak karalarla vardır çünkü
ülkeler komşularla sınırların ötesinde
başka nasıl kurulur sevgi ve barış yolu?

Lacili Savaş / Ömer Faruk Hatipoğlu
savaş lacilerini giymiş geliyor
bir ayağı deniz bir ayağı kara
başı göklerde bir lacili canavar
nereye kaçırsak altında kalıyor çocuklar

Tayfun Işıldar
Yağmur iniyor geceye
Sokaklarında ayak sesleri kesildi şehrin
Perdelerini geceye kapadı kadın
Haberlerinde savaş var dünyanın

Sebüktay Kaan
Kurşuna dizilmiş şehirlerin ak ak bulutları yoktur göğünde
Son kırlangıç da terk etti saçak altı sığınağını çoktan
Kanat uçlarında kahrolası bir hüzün
Anıları kan-revan

Can Kara
açtı gözünü çocuk
bilmediği sesi duydu
annesinin memesinde ağzı
damağında kan tadı

Kibrit Kutusu / Vedat Kamer
şair dört kibrit çöpüyle
çıkmış yola
yakmak için teksasın çalılıklarını
beyaz sarayda

Bağdat’ın Son Arifesi / Serdar Koçak
Sarınehir’de amansız bir zerre, Afyon Kalesi’nin altında Boşnak
Beyaz deliklerinde uzak kâinatın
Kâh ilerler bir müfreze, solgun
Maltızın yanındaki maşa, barıştır çağırın!

Ateşle Uyanmak / Mustafa Köz
Barıştır çağırın, bir uzun uykudan uyanmak.
Bahçenizdir o uyku, adı ölümle anılan.
Ey soylu yeryüzü, hangi akrep özenir zehrine
Barıştır çağırın, bir uzun ateşle uyanmak.

Mehmet Koz
bir varil petrol,
bir yığın insan…
savaşlardan ırak;
bir karış barış…

Deniz Kum
Kin ekip çorak toprağa uçaklar,
Çocukların kızıl kanı ile suladılar.
Hasadı dev gibi tanklar,
Kara altın olarak topladılar.

Sabahittin Kurtoğlu
Ortağız bize gülen güneşe
Asyalım, Afrikalım, Amerikalım
hep beraber barışın resmini çizelim gökyüzüne
o fırsatı vermez ise bizi düşman edenler
gökkuşağındaki renkler yeter bize

Özgür Macit
bağdat’ta bir sokak ben
ve dicle’de bir balık
ıraklı bir çocuğum:
kanlı asker postalları gördüm

Canlı Kalkan / Yusuf Kemal Metin
Başağında, yanıbaşında, türkünde
Yürürken bana da bir yer ayır
Rüzgârla, yağmurla, güneşle bir
Cehennem günlerinde yeryüzünün
Haykır, yaşamak, yaşatmak adına:
SAVAŞA HAYIR!

Ulaş Nikbay
köşedeki bisikletçinin onardığı tekerlek
çocuk sevincini yüklenerek sekiz çizecek
bomba patlayınca çerez sevinciydi denecek
Pinokyo kaçacak bizim burnumuz uzayacak

Yavuz Nufel
Savaşa Hayır!… Savaşa Ha!… Savaşa…
…………..
Bilsem ki doyacak tek dişi kalmış canavar
yazarım kanımla son damlasına kadar…
Savaşa Hayır!… Savaşa Ha!… Savaşa…

Zerrin Oktay
Ağladın, tanımadıklarına…/filmlerde
Kızdın, sevdin, güldün…/öykülerde
Korktun, ürperdin gerçeklerle…
Bir kibrit yak barış için…/Umut… artık sende.

Polat Onat
uçuşan bebek ruhlarından oluşuyor sis
hatırla eskiden dünyada yaşardın
hıçkırarak ağlayın mezartaşları
sıcak bir ekmek gibi patlıyor bomba.

Fatih Özcan
savaş dallarını kırıyor umudun
yaşama sevinci, sevmek fiili çürüyor
bomba düşen çukurlarda
kin, nefret filizleniyor mermi yağmurunda

Şakir Özüdoğru
Bize göre kıyımdır savaş, size göreyse petrol.
Bize göre sadece olmasa da olur bir ihtiyaçtır petrol,
size göreyse annelerin gözyaşlarıyla ıslanmış toprağın
işlemesi ölü çocukların kanlarını.

Gökçe Polatoğlu
aklıma estiği gibi
masmavi gök üzerimizde
sarı papatyaları gezen
kelebek

Ümit Şener Ta
keşke öldürmeseydim dedi biri
elleri eriyordu utançtan
barışa koşarken karıncalar
gökkuşağını onarıyordu bir martı

Özgün Ulusoy
uzun sözün kısası,
savaşa gidiyoruz babaanne!
hepimiz tek vücut olduk
Çokça çocuk öldürsün diye ABD!!!

Gelincik* Rubaisi / Cem Uzungüneş
Yanağına gelincik yaprağı yapıştırmış çocuk,
annesine koşuyor, sevinçten katılmış bir çığlıkla.
Anne uzaktan, gelinciği kan, sevinci dehşet okuyor işte
çocuğun ölümlü, güzel yüzünde.

(*) Rüzgârda ince gelincik, diyor ki:
SAVAŞA HAYIR! YANKEE GO HOME!”
Üstelik bir yaprağı eksik…

Taş / Halim Yazıcı
neyi anlatır bir taş
öyküsü yoksa ölümün

düşün
neyi anlatır ölüm.