angelica - duncan patterson (çev: nilgün birgül, vedat kamer)

Vedat Kamer tarafından Per, 14/09/2006 - 12:58 tarihinde gönderildi

bu akşam neredesin?
yıldızların aydınlattığı cennetin kır çiçeği
                 hâlâ uçmanın büyüsünde.
özgürlüğe ağıt yakar saplantılar

değişti anlamlar ebedi bir sözcükle
oysa ben hâlâ yanıyorum senin ateşinle
hiç bitmeyen, sahte bir maskeli balo
vadedilmemiş, bulanık aşkın tadı aynı değil ki

ve hâlâ merak ediyorum hiç aynısını merak ettin mi
ve hâlâ merak ediyorum…

yürüyerek geçtim geceden - ahmet boyun

Vedat Kamer tarafından Per, 14/09/2006 - 12:18 tarihinde gönderildi

her sokak lambasının, gölgeler bırakıp
aydınlattığı yerde gördüm seni
gölgen yoktu peşinde, korktum senden
bir sigara içimi uzaklıktaydın bana
sigaramın dumanıyla kayboldun gittin
ben yürüyerek geçtim seni saklayan geceden

yüzümü ör yağmurla - faruk bal

Vedat Kamer tarafından Per, 14/09/2006 - 12:17 tarihinde gönderildi

Beklemek buruşturuyor beni bu şehirde
ne zaman baksam bir kadının yüzüne
hepsinde yırtık kuş resimleri
pedalı kırık bisikletler…
özlemi yok yaz mevsimine hiç bir kadının
bu ülkede her kadın bir kar masalı…
anladım.

Ezanı çan sesine yapıştıran
herkesi anlayan bu şehir
pıtraktır tırmalar sesimi
uyuyan fenerciler yerine kor beni
oynatır neonları bir yosma gibi asfaltta
ezilirim yosmaların kabusuyla
hayaline sığınırım yağmurun
bir çocuğun rüyasına…
şehrin ışıklarına yenilir yağmur.
karın beyazı suyun rengine dağılır

e-söyleşi: memet fuat

Vedat Kamer tarafından Per, 14/09/2006 - 12:15 tarihinde gönderildi

Kuzey Yıldızı: Şu anda pek çok edebiyat dergisi mevcut vitrinlerde Bunların edebiyata katkıları konusunda görüşleriniz nelerdir?
Memet Fuat: Bence, bu tür dergiler, editör yetiştirmek açısından yararlı oluyor. Dergi nasıl çıkar, içinde yaşayarak öğreniyor çıkaranlar. Ama sanatçı adaylarının bir elekten geçmelerini engelledikleri için onlara zararlı oldukları kanısındayım. Bir şair, öykücü, ya da denemeci, yazdıklarını en iyi dergilerde yayımlatmak için kendi kendiyle yarışmadan gelişemez. Üç beş arkadaş bir araya gelip kendilerini şair, öykücü, denemeci ilan ediyor, baş köşelere kuruluyorlar. Bu çok kötü.

kurdele türküsü - arzu çur

Vedat Kamer tarafından Per, 14/09/2006 - 12:13 tarihinde gönderildi

Çok iyi bir sarhoştum. Kedilere tekme atmadım.
Bir çizgide dümdüz gittim. Sokakta yalpalamadım.

Güzel bir sarhoştum. Kimse dönüp bakmadı.

Çok uyumlu bir sarhoştum. Bileğime jilet atmadım.
Yürüdüm uslu uslu. Uyaktı adımlarım: Tik-Tak! Tik-Tak!

Şiir gibi sarhoştum. Kimse tutup okumadı.

Çok müşfik bir sarhoştum. Yol verdim yaşlı kızlara.
Birine sarıldım. Teşekkür beklemedim.

Çok sıcak bir sarhoştum. Kimse sokulup ısınmadı.

Çok seviyeli bir sarhoştum. Kaşlarımı hiç kaldırmadım.

umutçu - özgür macit

Vedat Kamer tarafından Per, 14/09/2006 - 12:12 tarihinde gönderildi

umutlarım
kadıköyden kalkıp
adalara giden bir vapurda

bir kış sabahı erkenden
şiir tezgâhımla
hammaddesi umuttan
sevdalar satıyorum

martılar koşturuyor peşinden
ve yolcular
lokma lokma fırlatıyor onları

şafakta kapış kapış
martılara yem olan umutlar

tükettim denizde sevdalarımı
kapıları açtım ardına kadar

...ve akıl bitti - emrah altınok

Vedat Kamer tarafından Per, 14/09/2006 - 12:11 tarihinde gönderildi

                             »…titreyen ışık
                             aydınlığın korkaklığınsa
                             karanlığın nerede?»

Bulut
neden   akladın   güneşi

Mermer   ışık   kayboldu
            gözlerin      geldi
            kapalıydı  aklıma

Bulut
gözlerini ver
Mermer   ışıktı   ısıtan

terbiyesiz ahlak - barış özgür

Vedat Kamer tarafından Per, 14/09/2006 - 12:10 tarihinde gönderildi

Turuncu izci şapkalı
Al yanaklı, ufakçık
Veletler, elleri cebinde
Kur’an okuyan dedemin
Önünden geçerken
Hayal ettilerdi
Çıkarıp dillerini
Çenelerine değdirmeyi
Tükürmeyi sonra
Turuncu şapkalarına
Ufakçık çocuklar
Elleri cebinde
Şeylerini karıştırırken.

kuğu yaması - tekin gönenç

Vedat Kamer tarafından Per, 14/09/2006 - 12:09 tarihinde gönderildi

tartılır söz
terazisinde gözlerinin

ne zamandır
değiş tokuş bakışlarımız

bir kuş uçumu
gider geliriz
ben sana sen bana
o dudak senin
bu dudak benim

biz aslında
birer sustalıyızdır seninle
ha çıktı ha çıkacak
kınından

dokununca
o kuğu yağması
o görkemli panayır
başlar teninde

yorgunsam
bil ki yokluğundandır
indiğimse
kuytu sokaklarıdır
iç çekişlerinin

buyruğuna girerim
ellerini çırpan bir çocuğun
gülüşlerine eklenirim
sen yoksan