aranıyor - cankız onur

Vedat Kamer tarafından Sa, 30/01/2007 - 11:47 tarihinde gönderildi

İnsanlar arıyorum,
dolunay karanlığında ışıldak!
çözülüyorum…
insanlar arıyorum,
yakınları arıyorum!
uzaklara yarenler arıyorum…
düşler arıyorum,
görünenlerden geçtim,
arananlara gark,
düş(kün)üm
düş(üş)ler arıyorum…
soluk benci(l)lik
geniş dövmeli gövdelere hapis,
kapılar arıyorum
kulpsuz!
ses makamında şarkılar söyleyenler var
ben
ARANIYORUM!
hiç bitmeyen öyküler biliyorum…
bu öykülere
başlangıçlar arıyorum;
telaşsız,
tenha,
tedarikli,
kesinlikle tebaasız!
kalıyorum…
saat zembereğinde

umut - alparslan nas

Vedat Kamer tarafından Sa, 30/01/2007 - 11:43 tarihinde gönderildi

zaman seninle
hiç olmadığı kadar hızlı

geri dönüşümsüz tüm umutlar

bir tekneydi yaşadığımız
köpükler arkada bıraktığımız
sevincimizdi

kim bilir
yolumuzun üzeriydi tüm acılar
ama unuttuk

ama “umut”tuk…

attım gemilerimi sularına
hâlâ özlüyor musun?

pusula - vedat kamer

Vedat Kamer tarafından Sa, 30/01/2007 - 11:42 tarihinde gönderildi

“Şiir bir umutsuzluktur. Elbette bir umutsuzluktur. Niçin mi? Umutsuz olmayan adamlar şiir yazamaz. Umutsuz olmayan adamlar resim yapamaz, mimar olamaz. Yaratıcı olamaz. Bu dediğim elbet yaşadığımız dünya için bir söz. Çünkü kâğıt bir umutsuzluktur. Boş kâğıt… Tuğlalar, briketler, çimentolar, hepsi umutsuzluktur. (…) Onların içinden bir umudu bulmaktır şiir. Onu bulmak için yazıyorum ben de… Birdenbire, bütün bu dünyada, deli olan bu dünyada tek akıllığı, uslanmadan akıllığı anlamaktır şiir. Ben haberciyim, deprem habercisiyim.” - Can Yücel

eller:

…onu bu kadar çok sevdiğini hep gizlemişti. Bu düşüncelerle yanaşmıştı Kadıköy İskelesi’ne. Yürürken onu gördü. Güvercinlere yem atıyordu. Soğuktan yüzü kızarmıştı. Ona doğru koştu. Tüm hasretiyle sarıldı, saçlarını kokladı, öptü. Elini tuttu, soğuktu. Her zamanki gibi avcunun arasına aldı ellerini…(6 Ekim 2001)

kuzey yıldızı - özgür macit

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 19:02 tarihinde gönderildi

Dünyanın en güzel, en büyük ve en mütevekkil şehri… Şehirde park, parkta insanlar… İki genç İstanbul’un zehirli havasına, içlerine körüklemesine çektikleri sigara dumanını üflüyorlar.
- Aşk diyorum, diyor genç kız, nasıl bir şey olmalı ki insanlar bir ömür boyunca peşinden koşabiliyor?
- Bana kalırsa bedensel bir istek daha çok. İçimizde var olan, oysa birçoğumuzun tanımak istemediği, birlikte yaşamaya cesaret edemediği doğaya bağlı kişiliğimizin yaramazlıklarından biri.
- O halde duygu diye bir şey yok mudur sence?
- Bilmiyorum.

bu şiirler içimin müsveddeleri - ulaş nikbay

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 18:59 tarihinde gönderildi

hangi güneşi kararttık biz
hangi bataklığı kuruttuk
hangi anahtar kilidi
ve hangi balkon ölümü!

bu şiirler içimin müsveddeleri
karbon kâğıtlarıyla sendeki izdüşümleri
ve imge imge ölüyorum, gör beni…

bak! bu nehirlerin nereye akacağı belli
çünkü bir balkon sanrısında her şey…
bak! tüm alkışları size ömrümün
ne güzel oynuyorsunuz
içimin müsveddeleri

sırılsıklam oldum
daha yeni kuruyorum aşkına
bir yokuştan indim
bu ikinci yağmur!
ayaklarım çamur içinde
yine yağmurun esiriyim

şiire çekiyorum içimi

totur - gökçe polatoğlu

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 18:56 tarihinde gönderildi

zamanın birinde, uçlu bucaklı ege denizi ortasında küçük bir ada vardı. deniz ve taze meyve kokusuyla süslenmiş bir masaldı o uzak adada yaşadığım. (masallarla büyütülmüş çocuklar inanır ancak masallara, o çocuklar yaşar masalları.) bahçeler içinde büyütülmüş bir prensestim, sabahın en erken saatinde toplanmış, uyandığımda beni en çok sevindirecek şeyler olan, taze incir, erik ve armutla beslenen. çilek rengi yanaklarım vardı o zaman, sonradan sarardım böyle. kocaman bir adam vardı, yaralarıma bakardı. hiçbir yaranın izi kalmazdı.

direniyor-d-um - emre harç

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 18:53 tarihinde gönderildi

I

Ne kadar çok umutsuzluğu anlatan
Gergin ve mutsuz bir yüzün olmuş…
Temmuzdan kalma bağ toprağı gibi kurumuş.
Doğum günün değildi temmuz…

Bu şehrin arka sokaklarına benzerdin o zamanlar.
Aynı anda kanardı bilekleriniz
Ve kış gününü anımsardım üstünüzde
İs kokan bir karanlıkta saklardınız,
Sevdaya ait mazinizi.

Sokaklar hep pis sularla yıkanırdı.
Heyelan yemiş çocuk bahçelerinde
Bozacı bağırışlarının hüzünlü yankısındaydı,
Sana kavuştuğum mevsim.

Temmuz değildi biliyordum.

litany - billy collins (çev: akın demirci)

Vedat Kamer tarafından Pa, 17/12/2006 - 18:42 tarihinde gönderildi

                Ekmek ve bıçaksın sen,
                kristal kadeh ve şarap
                - Jacques Crickillon

Ekmek ve bıçaksın sen,
kristal kadeh ve şarap.
Sabah yeşilliği üzerindeki çiysin
ve güneşin yanan çarkı.
Fırıncının beyaz önlüğüsün
ve aniden uçan bataklık kuşları.